3 Ekim 2011 Pazartesi

11.Sınıf Dil ve Anlatım Ders Kitabı Cevapları

Lise 3 dil ve anlatım,11.sınıf dil ve anlatım,11.sınıf dil ve anlatım dersi,11.sınıf dil ve anlatım ders kitabı bütün cevapları,11.sınıf dersi dil ve anlatım kitabı cevapları

sayfa 3
1. Soru : Bilimde siniflandirmaya niçin ihtiyaç duyulmustur?
Cevap : Bilgi alaninin genislemesi ile bilimde siniflandirmaya ihtiyaç duyulmustur. Bu siniflandirmayla konularin birbirine baglanmasi ve anlasilmasi kolaylasmistir.
2. Soru : Siniflandirma yapilirken nelere dikkat edilir?
Cevap : Siniflandirma yapilirken amaç konulari birbirine baglamak oldugu için konularin çesitli yönlerden benzer özelliklerine ve iliskilerine dikkat etmek gerekir.
3. Soru : Edebiyattaki "kurmaca" ve "gerçeklik"ten ne anliyorsunuz?
Cevap : Edebiyatta gerçeklik; somut olarak var olan bir durumun hiçbir müdahaleye ugramadan ifade edilmesidir. Kurmaca ise, bu ifadeye duygu ve hayallerin katilmasidir.
4. Soru : "Göstermeye bagli türler" ve "anlatmaya bagli türler" ifadeleri size neleri çagristiriyor?



Cevap : Göstermeye bagli türler, bir olay veya durumun sahnede canlandirilmasina, anlatmaya bagli türler de bu olay veya durumun yer, zaman, kisiler ve olay örgüsüne baglanilarak anlatilmasina dayanir.
5. Soru : Dil, günlük hayatta daha çok hangi islevde kullanilir?
Cevap : Dil günlük hayatta daha çok göndergesel islevde kullanilir.

sayfa 5
1. Yukaridaki metin "estetik zevk vermek" ya da "heyecan uyandirmak" için mi yoksa "bilgi vermek" için mi yazilmistir? Açiklayiniz.
Cevap : Verilen metin, yazarin lise yillarinda bulundugu Ankara ve çevresi hakkinda bilgi vermek amaciyla yazilmistir. Yani yazar yasadigi anilarini anlatmistir.
2. Metinde verilen bilgilerin dogrulugunun yada yanlisliginin kanitlanabilirligini açiklayiniz.
Cevap : Yazarin verdigi bilgileri belli bir yere ve zamana baglamasi bilgilerin kanitlanabilirligini ortaya koymustur.
3. Metinde anlatim türlerinden hangilerinin kullanildigini örnekle açiklayiniz.
Cevap : Metinde yazar, yasadiklarini anlatirken, öyküleyici anlatimdan, yasadigi çevreyi anlatirken betimleyici anlatimdan yararlanmistir.
"Yozgat'tan ayrildiktan 5 gün sonra kimi yerlerde kala kala... Pencereleri, yapinin genisligine oranla küçük ve..." gibi cümleler bunlara örnek olabilir.

sayfa 8
1. Yazar, "Miras Keçe" hikayesini okuyucuya bilgi fermek amaciyla mi yoksa okuyucuyu kendi kurdugu dünyaya çekmek amaciyla mi yazmistir?
Cevap : Yazari hikayeyi okuyucuyu kendi kurdugu dünyaya çekmek amaciyla yazmistir.
2. "Eski Ankara" ile "Miras Keçe" metinlerini ögreticilik ve sanatsal islevi yönünden karsilastiriniz.
Cevap : "Eski Ankara" metni bilgi vermek amaciyla yazilmis ögretici bir metin, "Miras Keçe" metni ise sanatsal islevi olan kurmaca bir metindir.
3. "Eski Ankara" ve "Miras Keçe" metinlerinde kisi, zaman, mekan ve olaylarda degisiklik yapilip yapilamayacagini belirleyiniz. Belirlediginiz sonuçlar sizi ögretici ve sanatsal metinlerin hangi özelligine götürmektedir?
Cevap : Ögretici metinler gerçekligi oldugu gibi, degistirmeden verdigi için kisi, zaman, mekan ve olaylarda degisiklik yapilamaz. Kurmaca metinler ise var olan gerçeklige sanatçinin duygu ve hayallerini katmasiyla olustugu için bu unsurlarda degisiklik yapilabilir.
4. "Eski Ankara" ve "Miras Keçe" metinlerinden hangisinde üslup kaygisi söz konusudur?
Cevap : "Miras Keçe" metni sanatsal bir metin oldugu için üslup kaygisi ön plandadir.
5. Dil, "Miras Keçe" metninde agirlikli olarak hangi islevinde kullanilmistir?
Cevap : "Miras Keçe" metninde dil agirlikli olarak göndergesel islevinde kullanilmistir.
6. "Miras Keçe" metninde hangi anlatim türleri kullanilmistir? Bu türlere örnekler veriniz.
Cevap : "Miras Keçe" metninde öyküleyici anlatim, cosku ve heyecana bagli anlatim türleri kullanilmistir.
"Sonra bir gün mutfakta çamasircinin küçük iskemlesi üzerinde gördüm. Orada dört kat edilip birakilmisti... Adeta bacak bak üstüne atmisti, gururlu bir hali vardi..." cümleleri bu türlere örnek verilebilir.
7. "Eski Ankara" ve "Miras Keçe" metinlerinin sorularina verdiginiz cevaplardan hareketle ögretici ve sanatsal metinlerin özelliklerini maddeler halinde yaziniz.
Cevap :
* Ögretici metinlerde amaç, okuyucuya bilgi vermektir.
* Sanatsal metinlerde amaç, yazarin okuyucuya kendi dünyasini yansitmak istemesidir.
* Ögretici metinlerde üslup kaygi ön planda degildir.
* Sanatsal metinlerde üslup kaygisi ön plandadir.
* Ögretici metinlerde dil göndergesel islevinde kullanilir.
* Sanatsal metinlerde de dil göndergesel islevinde kullanilir.

sayfa 11
3. Etkinlik Tablo
Sözlü Anlatim : Söylev, Konferans, Açik Oturum, Sempozyum, Forum, Münazara, Röportaj, Mülakat
Ögretici Metin : Mektup, günlük, ani, biyografi, gezi yazisi, sohbet, deneme, makale, elestiri, roman, hikaye
Göstermeye Bagli Metin : Tiyatro
Anlatmaya Bagli Metin : Hikaye, masal, fabl, fikra

Sayfa 11
3.Etkinlik tablo
Sözlü anlatim : söylev,konferans,açik oturum,sempozyum,forum,münazar a,röportaj ve mülakat
ögretici metin : mektup,günlük,ani,biyografi,ge zi yazisi,sohbet,deneme,makale,el estiri,roman ve hikaye.
Göstermeye bagli metin : Tiyatro
Anlatmaya bagli : Hikaye,masal,fabl,fikra

Sayfa 13
1)
*açiklayarak ifader eder....
*siirsel....
*göstermeye bagli ve anlatmaya bagli
*gerçek
2)
* D
* Y
* Y
* D
* D
3) D
4) E
5) soru hatali
6) D
7) B
8) A
9) C
Sayfa 16
Birinci soru
1.sanat
2.kurmaca
ikinci soru
d,d,y
3) A
4) D
5) D
6) E
7) C
8) D
9) E
10) bu soruda hatali
11) D
12) B
13) C
14) E
15) A
---------------------------------------------------------
sayfa 11 4. etkinlik iki buçuk hikayesinin devami kendi yazimimdir
esinlenerek yazmaniz daha iyi olur birebir kopya olmaz
iftara saatler kalmisti. karnimdaki sesler, sanciya dönüsmüstü. fakat biraz daha bekleyecektim. üzerinde siyah kahverengi palto olan adam soförle sohbete baslamisti. adam orta yaslardaydi iri göv**** ve yüzü parlakti. adam muhtemelen babamin yasindaydi. aralarinda hararetli bir konu konusuyorlardi ki; soför yolu birakmis adama laf yetistiriyordu. dolmus, balatalarin sert çigliklariyla ani bir fren yapti. az kalsin kirmiziyi geçecekti.
dolmus lambanin yesile dönmesini beklerken yoldan karsiya kosar adimlarla geçen bir kiz, gazeteye sarili pideyi evine götürüyordu. birden pidelerin kokusunu sindim içime. yesil yandi dolmus yola devam ediyordu.dolmusun içi okadar kalabalikti ki bana sanki koyun sürüsünü animsatiyordu.herkes ölü gibiydi bunun sebebi açik ve netti , oruç.
birden dolmusun “dur!” ikazi belirlendi. soför bos duraga dogru ilerledi. arkada bir ayaklanma baslamisti. dolmusun yarisi bu durakta inecege benziyordu. onlar indigi gibi ben de bosalan dolmusta öne dogru ilerleyecektim. yolcular inmisti. soför dolmusun kapilarini kapatti ve yoluna devam etti. derken arkadan bagirislar yankilandi. herkes kafasini çevirmis neler oluyor diye arkaya bakti. ses, dolmusa yetismeye çalisan bir kadindan geliyordu. kadin tum gücüyle dolmusa dogru kosturuyordu. kadinin simasi bana yabanci gelmemisti. neyse dolmus durdu ve kadin içeri girdi. kadin arkaya dogru ilerlerken “hasan!” diye saskinligini belli etti. bizim arka mahalledeki komusu aysun idi bu.inmeme de az kalmisti.aysun ile koyu bir muhabbetten sonra isi sebebiyle benden önce inmisti.ben ise düsünceleyidim.
bu sefer kararliydim. ne pahasina olursa olsun paranin üstünü almaliydim. hedefime gerçeklestirmeye az bir süre kalmisti.
bu arada dolmus derin bir çukura girdi. ne hikmettir ki tekerlegin patlayacagi tutmustu. dolmusun sag arka lastigi patlamisti. herkes öfkeliydi.çünkü iftar saatine çok az kalmisti.kimsenin dayanacak gücü kalmamisti sanki
sinirlenen birkaç yolcu soföre kizginligini belli ederek dolmustan indiler. soför bu arada hattaki diger arkadasini ariyordu.bende paramin üstünü almak için firsat kolluyordum. sirasi gelmisken soföre paramin üstünü vermesini istedim. “ne kadar vermistin ****kanli?!” dedi. “10 lira” dedim. efendi bir sekilde. “1 Lira ancak çikar ****kanli !” dedi. sasirmistim ve öfkelenmistim. Eger arkadaslarimi beklersen paranin üstünü veririm dedi. simdi de sanki hiç isim yokmus gibi soförün arkadasinin bekleyecektim.
birkaç dakika sonra beyaz bir dolmus, kipirdamaz hale gelmis dolmusumuzun yanina durdu. bizim dolmusa göre bir hayli bos olan diger dolmusun arkasinda “yollarin Kartali” yaziyordu. soförlerin arasinda geçen kisa konusmadan sonra yeni soförümüz bizi dolmusuna çagirdi. yolcular yeni dolmusa bindi. ama soför tekrar ücret istiyordu. ya sicak pideyi unutup eve gidecektim ya da eminönü’ne kadar yürümeyi kabul edecektim.
karnimda çalan zilin sesini dinledim ve bir an önce iftara yetismek için kartal’a dogru yola koyuldum. en sonunda apartmanima gelmistim. vime uzanan merdivenleri tirmanirken paramin dolmuslarda helak olduguna üzüldüm.

Sayfa 21.
geçmiste mektubun önemi büyüktü. Çünkü mektup tek iletisim araciydi. Insanlar sadece mektupla birbirlerine haber verebiliyor sadece mektupla birbirlerinden haber alabiliyorlardi. Bu nedenle geçmiste mektubun önemi büyüktü. Ancak günümüzde mektubun önemi ve yeri kalmamistir. Mektubun yerini kisa msj e-posta gibi teknolojik iletisim araçlari almistir.
2. bir is basvurusu yapmak ya da resmi makamlardan bir talepte bulunmak için dilekçe yazariz
3. kisa msj e-posta yoluyla gönderilen iletiler mektubun islevini yerine geirmektedir.
4. Mektup kisiligimizin bir aynasidir. Saygimiz,sevgimiz,karakterimiz ,inancimiz,görüs ve düsüncelerimiz hatta kültürümüz mektubumuza yansir.
Basit bir yazi türü gibi görülmesine ragmen mektubun da kendine özgü bir düzeni,bir disiplini,bir plani vardir.
3. etkinlik
Mektup, yazinin bulundugu tarihe kadar ortaya çikmis eski edebiyat türlerinden biridir. Eldeki en eski örnekler; Misir firavunlarinin diplomatik mektuplari (MÖ 15. - 14. yüz yillari) ile Hitit krallarinin Hattusa (Bogazköy) arsivinde bulunan mektuplaridir. Bati edebiyatinda mektup türünün ilk örneklerini, Yunan edebiyatinda görürüz. Mektup, bir edebiyat türü olarak, özellikle Latin edebiyatinda gelisip yayginlasmistir. Bu alanda yazanlarin basinda Cicero (MÖ 106 - 43) gelir. Rönesans’tan bu yana Avrupa’da çesitli ülkelerde bu türün yayginlastigi görülür. Özellikle Fransa’da mektup türü büyük gelisme göstermistir. Mektup türünün Türk edebiyatinda epey uzun bir geçmisi vardir. Münseatlarda (Nesir halindeki yazilari bir araya toplanmasindan meydana gelen eserlere denir.) resmi ve özel mektuplara genis yer verilirdi. Sinasi’ nin öncülügünde baslayan düz anlatim akimi, mektuplarda da etkisini göstermis; Tanzimat’tan bu yana yazilan özel mektuplarda yapmaciksiz, dogal bir anlatim kullanilmistir.
Sayfa 23
1. Özel mektuplarin giris bölümünde mektubun yazilis amaci,
Gelisme bölümünde hakkinda bilgi ve ya istekleri
Sonuç bölümünde ise saygi sevgi içeren sözler bulunmaktadir.
2. Oguz Atay’in kizina yazdigi mektupta yazi ve imla kurallari günümüzde geçerliligini korumaktadir.
4. etkinlik
‘Seninle birlikte yaptigimiz seyahatler ne ****u ne güzeldi’
Cümlesinde seninle ve birlikte kelimeleri ayni anlamdadir birlikte kelimesi gereksizdir o yüzden anlatim bozuklugu vardir
SAYFA 26
1.Verilen mektup örnegi Türk Dil Kurumu’na bazi eserler istemek için yazilmistir.
2.Özel mektuplar; arkadaslar veya akrabalar arasinda haberlesmek için yazilir.Is mektuplari ise kisi ve kurumlar arasinda veya kurumlar arasinda siparis,satis gibi konularda yazilir.
3.Is mektuplarinda emredici anlatim kullanilmistir.
4.Özel mektuplarda içten ve samimi bir üslup varken ,is mektuplarinda ciddi bir üslup vardir.Bu yüzden is mektuplarinda kisa,açik ve somut bir anlatim vardir.
8.ETKINLIK
“Be**** posta havalesi ile hesabiniza gönderilmistir.” Cümlesinde tamlayan eksikliginden ve yanlis sözcük kullanimindan kaynaklanan anlatim bozuklugu vardir.Cümle “Eserlerin be**** posta havalesi ile hesabiniza yatirilmistir.”seklinde düzeltilebilir.

sayfa 27
1.dilekçelerde resmi bir üslup kullanilir gereksiz sözcükten ve süsten kaçinilir.
2. incelenen is mektubu ve dilekçe sekil özellikleri ve konu bakimindan birbirlerine benzemektedir.konu olarak da istek söz konusudur. ancak is mektubu kurumlar arasinda dilekçe kisi ile kurumlar arasinda yazilmistir.
9. etkinlik
erzurum büyüksehir belediyesine burs basvurusunda bulunmak üzere ögrenci belgesi düzenlenerek tarafima verilmesini istiyorum cümlesinde “bulunmak” yerine “kullanmak” olmalidir.
10. etkinlik
öyküleyici ve açiklayici anlatim kullanilmistir.
11.etkinlik
göndergesel islevde kullanlmistir
————————————————————–
Agabeyini affetti ve göreve devam etmesine izin verdi Ama dolmus soförlerinin sanki bunla bir derdi vardi Saygimiz,sevgimiz,karakterimiz ,inancimiz,görüs ve düsüncelerimiz hatta kültürümüz mektubumuza yansir Bu alanda yazanlarin basinda Cicero (MÖ 106 – 43) gelir Özellikle Fransa’da mektup türü büyük gelisme göstermistir sayfa 28
12, etkinlik kutularin hepsi isaretlencek!
13.etkinlik
özel mektup
özellikleri
akraba dost arkadas arasinda yazilir . içtenlik hakimdir belli kurallara göre yazilir
is mektuplari
özellikleri
özel kuruluslarin birbirie veya vatandaslara gönderdikleri mektuplardor ciddi bir anlatimi vardir belli kurallari vardir
dilekçe
özellikleri
bir istekte bulunmak bilgi vermek amaciyla kisilerin resmi mekanlara yazdigi mektuplardirkisa ve özanlatin ypilir belli bir plana göre yazilir
—————————————————————
30 31 ölçme degerlendirme
1-*mektup
*yazilis amaci -konudan
*arz -rica -arz ve rica
*özel-is-edebi mektup
2-*D
*D
*D
*Y
*Y
*D
*D
3-D
4-C
5-E
6-B
7-E
8-B
9-B
sayfa 29:
14. etkinlik :
ses düsmesine ugrayan kelimeler :isim-ismi___ogul-oglum___gögüs-gögsüne___resim-resmi (hepsinde ses düsmesinin nedeni ayni -Sözcügün ünlü ile baslayan ek almasi)
33 - 38 Arasi Burada.

Sayfa 33 Cevaplari
Hazirlik
1.bazi günler yazma ihtiyaci duyuyorum.Çünkü gördüklerimi ve yasadiklarimi birisiyle paylasmak istiyorum
2.Eski günler tekrar gözümde canlaniyor.
1.Etkinlik
Günlük örnegi
20 Kasim 1996
Yasar Nabi'lerde ikinci kez toplandik.Yazarin sorumlulugu sorunu görüsüldü saatlerce.Belki yirmi kisiydik.Konustuk,konustuk,kon ustuk,kendi kendimize.Varlik Yilligi'nda okurlar dinleyecek bu konusmalarimizi.Yazar sorumludur.Topluma karsi,kendine karsi.Iyi bütün ayrimlar,konusmalar bitti.Ama sonuç ne?Hava.Çok seylerden söz edildi.Sanatimizin toplumu astigindan,bu yüzden okunmadigindan.Toplumu asmak konusunda da saatlerce konustuk.Simdi aklima geliyor,bir soru var ortaya atilacak.Her yazarin,sanatçinin sorumlulugundan söz ediliyor.Ya,toplumun sanatçiya,edebiyatçiya karsi sorumu?Yok mu böyle sorumluluk?Devletin sorumlulugu?Tek tek bireyelerin sorumlulugu?Bunu unutuyoruz,varsa yoksa yazarin,sanatçinin sorumlulugu!...Hep biz mi duyacagiz bu sorumlulugu,hep biz mi sorumlulugun yükü altinda yasayacagiz?...Biraz da toplum bilse sorumlulugunu,topluma bildirilse onun da sorumlu olabilecegi....
(Oktay Akbal,Günlerde)
2.Etkinlik
Bu kisiden kisiye degistiginden sizin yapmaniz gerekiyor

3.Etkinlik
GÜNLÜK - Edebiyatimizda “günlük” terimini ilk kez Falih Rifki Atay kullanmistir. Kisaca günlük, bir kisinin düsüncelerini, duygu ve gözlemlerini günü gününe yazdigi ve o günün tarihini koydugu yazilardir. Günlük bir tür anidir. Ancak günlük günü gününe yazilir, ani ise olaylarin yasanmasindan sonra kaleme alinir. Bir edebiyat türü olarak asil kimligini 1940’tan sonra kazanmaya baslayan günlük türünün baslica özellikleri sunlardir:
Kisa yazilardir.
Olayi yasayan kisi tarafindan yazilir.
Yazarin hayatindan izler tasir.
Içten ve sevecendir.
Ruzname de denir.
Türün ünlüleri, Oktay Akbal, Suut Kemal Yetkin, Seyit Kemal Karaalioglu, Nurullah Ataç, Salah Birsel' dir.
Divan edebiyatindaki “vakayinameler” bir tür günlük sayilir.
Kimi roman ve hikâyelerde “günlük”, bir anlatim biçimi olarak kullanilabilir.
Anlatimda “iç konusma” tekniginden yararlanilir.
Sayfa 36
1-Yazarin basindan geçen olaylari anlatmasi.
2-Günlüklerde yasanma zamani ile yazilma zamani arasinda fark vardir.Olaylar genellikle o günün sonra günlüge aktarildigi için.
3-Yazar günlükleri okuyucu için yazmistir.
4-Günlükde anlatilanlar inandiricidir.Belli bir tarihi ve zamani vardir.Gerçekler,olan biten oldugu gibi öznel olarak anlatilir.
5-Kisisel dikkat önemlidir.
6-Öznel bir anlatim tarziyla gördüklerini oldugu gibi anlatmistir.
7-Gün boyunca basindan geçenleri anlatmak
8-Betimleyici anlatim kullanilmis.
9-Göndergesel islevde kullanilmistir.
4.Etkinlik
Günlük özellikleri;
Kisa yazilardir.
Olayi yasayan kisi tarafindan yazilir.
Yazarin hayatindan izler tasir.
Içten ve sevecendir.
Eski edebiyatimizdaki adi Ruzname'dir.
Sayfa 36..6.etkinlik;

akicilik;soylenisi hos olmayan rokfor gibi,sozcukler oldugu için fazla akici degildir..
duruluk-aciklik; duruluk;gereksiz sozcuklere ve cumlelere yer vermedigi için duru bir anlatim vardir..
aciklik;cümleler anlasilir oldugu ve fazla bir yabanci sozcuk olmadigi için anlatim aciktir..
yalinlik;cumleler kisa net oldugu ve soz sanatlarina fazla yer verilmedigi için anlatim yalindir...

SayFa 38
1.}bosluk doldurma
.günlük
.duygu ve düsüncelerin
2.} dogru-yanlis
.y
.d
.y
3.} nurullah ataç
4.}gözlemin pek öneminn olmamasi
sayfa 37
8.eTKINLIK
gerçek anlamli:ekmek,süt,köfte
metne kazandirdiklarI: Olayin gerçekten yasandigi
mecaz anlamli:bayilmak,atmak,ismarla mak, hava yapmak

metne kazandirdiklari:farkli kavramlari ve durumlari karsilayabilmek için kullanilmistir
--------------------------------------------------
sayfa 37
9.eTKINLIK
ses düsmesi:kayboldu, resmi, kahvalti
sebebi:ünlüyle basalyan ek almasi
ses türemesi:evde-y-im
hava-y-i
masa-y-i
radyo-s-u
sebebi:yardimci sese ihtiyaç olmasi
sayfa 37
anlama ve yorumlama
1>yazma aliskanligi gelisir kendini dah iyi tanir.
2>
3>eksik yönlerini görür rahatlar
40-49 Arasi
Hazirlik
2- Insanlar eski fotograflarina baktiklarinda genelde hüzünlenirler
3- Insanlar yasadiklari önemli anilari unutmamak, daha sonra hatirlamak amaciyla kayit altina alirlar
Inceleme
1- Ani metninin ortak özellikleri açik, sade, abartisiz, objektif anlatim
2- Incelenen anida anlatici ile yazar aynidir Çünkü ani yazarin kendi hayatidir
3- Incelenen anida anlatici konuyu birinici agizdan almistir Yani metinde kahraman anlatici vardir "Kus çalisti ben seyrettimAramamya basladim,"gibi cümleler
4-Anilarin sade, açik vede içten bir anlatimi vardir Olaylar abartilmadan yansitilir Ayrica anilar ögretici bir nitelik tasidiklari için objektif eserlerdir
4 Etkinlik
Ani yazarin anlattiklarini kanitlayabilmek için anlkattigi zamnala ilgili her türlü kaynaktan yararlanabilir
5 Etkinlik
Incelenenanida yazar çocuklugunda dogadaki bazi hayvanlar hakkinda ki gözlem ve izlenimlerini anlatmistir Yazar bunu yaparken kendi bilgi ve gözelemlerinden yararlanmistir Anilar bu yüzden objeektif oldukalri için yazildiklari dönemle ilgili belge niteligi tasir
5-Yazarin bilgi ve izlenimlerini dogrudan dogruya anlatmasi metne objektif ve inandiricilik katmistir
7- Metinde dil agirlikli olarak göndergesel islevde kullanilmistir
6 Etikinlik
Metinde geçen geçinmeki, yüregi vurmak, çekistirmek gibi mecaz nallmali sözcükler farkl durumlari karsilayabilmek için keullanilmistir
7 Etkinlik
Çagrisim ve duygu degeri insandan insana degistigi için bazi insanlara ormanyesili,
degirmen-bereketi,
yuva-aileyi,
agustos böcegi-tembelligi,
ses-dogayi,
agaç oksijeni çagiristirabilecegi gibi bazi insanlarda farkli farkli seyleri çagiristirabilir
8 Etkinlik
Verilen anida anlatici ilke aynidir Çünkü ani yazarin kendi hayatidir ve"ben" etrafinda anlatilir
9 Etkinlik
Ani türününü özellikleri
*anilarin ögretici yanlari vardir
*anilar ilgi çakici bilinir nitelikte olmalidir
*anlatici yazarin kendisidir
*objektif eserlerdir ve dönemle ilgili belge niteligi tasir
*yazar her türlü kaynaktan yararlanabilir
10 Etkinlik
Metinde geçen birgün ertesi yaz, biraz sonra, buraya gibi sözcükler yer-yön zaman zarfi olarak kullanilmistir Bu zarf metinde kanitlama ve amaçli kullanilmistir
12 Etkinlik
Ses Düsmesi
seyrettim
kivrilip
agzi
Ses türemesi olan kelimeler
baktikça
büyükçe
yüksekçe
Ses Benzesmesi olan kelimeler
vuruyor
birisi
anlamadim
Ses Düsemesinin sebebi: Iki heceden dar ünlü(i,i,u,ü)bulunan bazi sözcüklerünlü ile baslayan bir ek aldiginda iki ünlüde bu dar ünlü düser
Ses benzesmesinin Sebebi: Sonunda p,ç,t,k,f,h,s,s sert ünsüzleri bulunan bazi sözcükleri; c,d,g(g) yumusak ünsüzleriyle baslayan bir ek ladiginda bu c,d,g(g) sesleri sertleserek ç,t,k olur
13 Etkinlik
Günlükler yasanan olaylarin tarihi atilarak, günü gününe yazildigi bir türdür Anilar ise görünenelerin ve izlenimlerin arada zamna geçtikten sonra kaleme alindigi bir türdür Iki türde de içten samimi bir anlatim vardir Tema olrak yasanan olaylar islenir Objektif bir nalatimlario vardir Anilarin ögretici bir yazi varken günlükler okuyucu için yazilmaz
14 Etkinlik
Okunan ani metninde Atatürk'ün sanat ve sanatçi sevgisi dile getirilmeye çalisilmistir
17Etkinlik
Cümleleri hazirlarken anlamlarin ilghi çakici, ögretici bir tür oldugunu, yazarin ani yazarken objektif abartisiz olamasi gerektigini unutulmamalidir
**çme ve Degerlendirme
1) D-D_Y
2) A sikki
3) Magosa HatiralariNamik Kemal
Sehir MektuplariAhmet Rasim
Türk'ün atesle imtihaniHalide Edip Adivar
Bogaziçi Yalilari Abdülhak Sinasi Hisar
Edebiyatçilar Geçiyor Halit Fahri Ozansoy
Hac Yolunda Cenap Sehabeddin
Saray ve Ötesi Halit Ziya Usakligil
4) D sikki
5) D sikki
6) E sikki
Sayfa 51-60 Arasi Cevaplar
Sayfa 51
Hazirlik Çalismalari
Soru 5 : Tv , Gazete, Dergi, Internet
Soru 6: Bir hayat hikayesi yazmanin zorlugu ve yazarlara **rdigi önem.(bu yanlis olabilr
1.Etkinlik:
Insanlarin arastirma, ögrenme istekleri,ihtiyaçlarindan kaynaklanmaktadir.
3.Etkinlik:
Biyografi Ve Tarihsel gelisimi
Kendi alanlarinda ünlü olmus, siyaset adami, edebiyatçi, sporcu, bilim adami, ses, sinema, tiyatro sanatçisi, gazeteci, ticaret adami gibi kisilerin hayatlarini, neler yap-tiklarini, ülke ve dünya insanligina neler kazandirdiklarini, hayatlarinin önemli basarilarini ve dönüm noktalarini bütünüyle anlatan yazi ve kitaplara biyografi (yasamöyküsü) denir.
Bir kisinin hayatini ayrintili olarak veren kisisel biyografi kitaplari oldugu gibi, birden çok kisinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de var-dir.
Örnegin antolojilerde, ansiklopedilerde, yilliklarda birden çok kisinin biyografileri çok kisa olarak ana hatlariyla verilir. Bu eserlerde ya da yazarin kitabinin arka kapaginda veya iç sayfasinda yer alan biyografiler genellikle kisadir. Ayrintilari atilmis daha çok dogum ölüm tarihleri, dogum yerleri, bitirdikleri okullar, çalistiklari isler, yazdiklari eserler ve önemli basarilari anilmakla yetinilir.
Her döneme, her meslege ve her millete ait kisilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kisilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kisilerin biyografilerinin toplandigi eserlere bölgesel biyografi, belli bir meslege mensup kisilerin yer aldigi eserlere meslekî biyografi, belli bir dönemde yasayanlarin hayat hikâyelerinin verildigi eserlere de dönem biyografisi denir. Dönem biyografisine çagdas insanlarin yer aldigi Who's Who? (Kim Kimdir?) adli eseri gösterebiliriz.
Biyografiler yazim teknigine göre de farkliliklar arz etmektedir. Bunlari kisaca söyle siniflandirabiliriz:
a. Bilimsel biyografi
Biyografik bilgileri kronolojik bir sira içerisinde, alt basliklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdigi yenilikleri, gösterdigi basarilari, eserlerini, eserlerinin degisik özelliklerini elestirel bir tutumla, belgelere, arastirma ve incelemelere dayali olarak veren çalismalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir. Bu tür eserlerde kisinin dogumu, yetismesi, ögrenimi, çalisma hayati, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, sekil ve muhteva özellikleri, basarilari, ödülleri ve baska özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne su örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Sahsiyet-Eser (1971); Ismail Parlatir, Recaizade Mahmut Ekrem (1995); Ö.Faruk Huyugüzel, Hüseyin Cahit Yalçin'in Hayati ve Edebî Eserleri Üzerinde Bir Arastirma (1984).
b. Biyografik roman
Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatimi üslûbuyla kisiyi bir roman kahramani gibi olaylarin içindeki konumlariyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kisinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranislari, duygulari, düsünceleri, tepkileri, tavir alislari, giyinisi gibi pek çok degisik özellikleri ayrintili olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir. Hayati içerisinde canli, yasayan bir kisilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erisirgil'in Mehmet Akif /Islâmci Bir Sairin Romani (1956); Tahir Alangu'nun Ömer Seyfettin (1968) adli eserleri verilebilir. Ayrica Oguz Atay'in Bir Bilim Adaminin Romani (1975) adli romani da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romaninda hocasi Mustafa Inan'i merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatini yansitmistir.
c. Nekroloji
**en ünlü bir kisinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakin çevresinde yer alan kisiler tarafindan onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalismalarinin ve diger özelliklerinin ani üslûbuyla anlatildigi yazilara denir. Bu yazilar bir anlamda öleni çok seven birinin agitlari, duygusal, öznel açiklamalaridir. Bu tür yazilara örnek olarak Yahya Kemal'in ölümü dolayisiyla kaleme alinmis su yazilari verebiliriz: Vehbi Cem Askun, "Istanbul Asigini Kaybetti" (Dünya, 5 Kasim 1958); Nimet Behsuz, "Büyük Sairin Arkasindan" (Yeni Gün, 3 Kasim 1958); Cenap Gedikoglu, "Bir Dev Sair Göçtü" (Yeni Gün, 5 Kasim 1958).
Oto-biyografi: Bazi ünlü kisiler hayattayken kendi hayat hikâyelerini yazmislar-dir. Bunlara da oto-biyografi (özyasamöyküsü) denir.
Önceleri biyografiler, genellikle krallarin, büyük din adamlarinin ya da olaganüstü kahramanliklar göstermis ki silerin hayatiyla sinirliydi. Bunlarin biyografilerinde genellikle onlarin gerçek özelliklerinin ve niteliklerinin yaninda efsanevî, menkibevî özellikleri de vurgulanirdi. Kahramanlarin yüceltilmis kisilikleri o topluma bir özgüven asiliyor, ayrica model kisilikleri sunularak onlar gibi olunmasi salik veriliyor ve bazi hikmetli davranislariyla da ibretli dersler verilmesi amaçlaniyordu. Örnegin Tanzimattan önce klâsik Türk edebiyatinda yazilan menakib-nameler, tarikat büyüklerinin kerametlerle dolu olaganüstü hayatlari verilir.
Türk edebiyatinda ilk biyografik eser, Malik Bahsi'nin Feridüddin-i Attar'dan çevirmis oldugu Tezkiretü'l-Evliya'dir.
Daha çok mesleklerine göre düzenlenmis ve birden fazla kisinin biyografisinin yer aldigi tezkire, menakib, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, sa-irname, gazavatname, sicil gibi adlar altinda birçok eser kaleme alinmistir.
Menakipname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyalarin, pir ve seyhlerin olaganüstü halleri, kerâmetleri ve diger kisisel özellikleri anlatilir. Yayimlanmis bazi menakipnamelere su örnekler gösterilebilir: Hacimsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Haci Bektas Velâyetnamesi (Erich Gross).
Vakayinamelerde de birçok devlet adaminin biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür.
Suara Tezkireleri: Sairlerin biyografilerine, eserlerine yer veren, siirleri hakkinda degerlendirmelerin bulundugu eserlere suara tezkiresi denir.
Türk sairlerinin biyografilerinin toplandigi ilk Türkçe suara tezkiresi XV. yüz-yilda kaleme alinan Ali Sir Nevayî (ö.1501/907) 'nin Mecâlisü'n-Nefâis (1491/896) adli eseridir.
Tanzimattan günümüze kadar yazilmis biyografilere su örnekleri verebiliriz: Re-caizade Mahmut Ekrem, Kudemadan Birkaç Sair (1885); Muallim Naci, Osmanli Sair-leri (1890); Besir Fuad, Viktor Hugo (1886); Süleyman Nazif, Mehmet Akif (1924); Kenan Akyüz, Tevfik Fikret (1947); Mehmet Kaplan, Namik Kemal Hayati ve Eserleri (1948); Olcay Önertoy, Halit Ziya Usakligil, Romanciligi ve Romanimizdaki Yeri (1965); Birol Emil, Mizanci Murad Bey, Hayati ve Eserleri (1979); Nurullah Çetin, Behçet Necatigil, Hayati, Sanati ve Eserleri (1998).

SAyFa 57:
1. Hiç bir fikir katilmamistir içine nesneldir.Kisiler hakkinda bilgi **rir.
2.Bütün hayati anlatilmistir. Askeri Siyasi,Aile , yazar ve sair hayati ele alinmistir
3.Ailesinin bilgili olmasi erkenden okula baslatmalari, siire olan ilgisi,etrafinda yazmaya müsait konularin çok olmasi.
4.Bir çok kaynaktan yararlanilmis. Hayati anlatilmis. Bu yazilar nesnel oldugundan bilgi ve belgeler kaçinilmazdir.
5.Süphe uyandirdi ve yazar kendi görüslerini katardi insanlarin aklinda bir soru birakirdi yani eger belgelere dayandirilmasaydi.
7. Ayni
SayFa 58
8.Çok önemlidir. Bize bizim degerlerimizi kültürümüzü gösterir.
9.Biyografide ise tarihten izler tasiyan ani ve günlügü yazan olaylari yasayandir.kisilerin hayatlarini anlatir.
10. Ögretici anlatim türüyle yazilmistir.
SayFa 60
Hayatim Metni sorusu:
Ömer Seyfettinde bütün hayati bir baskasi tarafindan yazilmistir bunda ise Hasan Ali Uücel kendisi belirli bir yere kadar yasadigi zamani yazmistir
Anlama ve Yorumlama
1.Kronolojim önemli olaylarim, kisisel özelliklerim , düsünce hayatimi ve ilgi alanlarimi yazardim
Sayfa 61-62-63
1893: Askeri Rüstiye'ye girdi ve Kemal adini aldi.
1895: Selanik Askeri Rüstiyesi'ni bitirdi, Manastir Askeri Idadisi'ne girdi.
1899 Mart 13: Istanbul Harp Okulu Piyade sinifina girdi.
1902: Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çikardi.
1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbasi olarak bitirdi, Sam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayi'nda staj yapmak için atandi.
1906 Ekim: Sam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Sam'da topçu stajini yapti ve Kolagasi oldu
1908 Temmuz 23: Mesrutiyet'in ilan edilmesi için çalismalari.
1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayi olarak çalisti.
1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, Istanbul'a Genelkurmay'a naklen atandi.
1911 Kasim 27: Mustafa Kemal, Binbasiliga yükseldi.
1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldirisini yönetti.
1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Atesemiliterligi'ne atandi.
1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbayliga yükseltildi.
1915 Subat 2: Mustafa Kemal, Tekirdagi'nda 19. Tümeni kurdu.
1915 Subat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidisi.
1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Ariburnu'nda Itilaf Devletleri'ne karsi koydu.
1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albayliga yükselisi.
1915 Agustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanligi'na atandi.
1915 Agustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düsmani geri atti.
1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuggenerallige yükselisi.
1916 Agustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Mus'u düsman elinden kurtardi.
1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açiklayan raporunu yazdi.
1917 Ekim: Mustafa Kemal, Istanbul'a döndü.
1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sinirlarimiz üzerinde düsman saldirilarini durdurdu.
1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasi.
1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yildirim Ordulari Grup Komutanligi'na atanmasi.
1918 Kasim 13: Yildirim Ordulari Grup Komutanligi'nin kaldirilmasi ve Mustafa Kemal'in Istanbul'a dönüsü.
1919 Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettisligi'ne atanmasi.
1919 Mayis 15: Izmir'e Yunan'lilarin asker çikarmasi.
1919 Mayis 16: Mustafa Kemal, Bandirma vapuruyla Istanbul'dan ayrildi.
1919 Mayis 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çikti.
1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettisi ünvanini aldi.
1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çagirdi.
1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
1919 Temmuz 23: Mustafa Kemal'in baskanligi altinda Erzurum Kongresi'nin toplanmasi ve bir Temsil Kurulu seçerek dagilmasi. (7 Agustos 1919)
1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in baskanligi altinda Sivas Kongresi'nin toplanmasi ve 11 Eylül'de sona ermesi.
1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayi Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Baskanligi'na saçildi.
1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanmasi.
1919 Kasim 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
1919 Aralik 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.
1920 Mart 20: Istanbul'un Itilaf Devletleri tarafindan ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girisimi.
1920 Mart 18: Istanbul'da Meclis-i Mebusan'in son toplantisi.
1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafindan Ankara'da üstün yetkiyi tasiyan bir Millet Meclisi toplanmasi hakkinda illere duyuruda bulunulmasi.
1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açti.
1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Baskani seçildi.
1920 Mayis 5: Mustafa Kemal'in baskanliginda ilk Hükümet'in toplantisi.
1920 Mayis 11: Mustafa Kemal, Istanbul Hükümeti tarafindan ölüm cezasina çarptirildi.
1920 Mayis 24: Mustafa Kemal'in cezasi Padisah tarafindan onaylandi.
1920 Agustos 10: Osmanli Imparatorlugu delegeleriyle Itilaf Devletleri arasinda Sevr Antlasmasi'nin imzalanmasi.
1920 Ocak 9 / 10: Birinci Inönü Savasi.
1921 Ocak 20: Ilk Teskilat-i Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.
1921 Mart 30 / Nisan 1: Ikinci Inönü Savasi.
1921 Mayis 10: Mustafa Kemal tarafindan Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulmasi ve Mustafa Kemal'in Grup Baskanligi'na seçilmesi.
1921 Agustos 5: Mustafa Kemal'e Baskumandanlik görevinin verilmesi.
1921 Agustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savasi'nin baslamasi.
1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savasi'nin kazanilmasi.
1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Maresallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanini almasi.
1922 Agustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
1922 Agustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupinar Baskumandanlik Meydan Savasi'ni kazanmasi.
1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! Ilk hedefiniz Akdeniz'dir, Ileri !" emrini vermesi.
1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun Izmir'e girmesi.
1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in Izmir'e gelisi.
1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmasi.
1922 Kasim 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatin kaldirilmasi.
1922 Kasim 17: Vahdettin'in bir Ingiliz harp gemisiyle Istanbul'dan kaçmasi.
1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanim'la evlenmesi.
1923 Temmuz 24: Lozan Antlasmasi'nin imzalanmasi.
1923 Agustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Firkasi'ni kurmasi.
1923 Agustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Baskanligi'na seçilmesi.
1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaskani olmasi.
1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeligi kaldirmasi ve ögretimin birlestirilmesi hakkinda açis nutkunu söylemesi.
1924 Mart 3: Hilafetin kaldirilmasi, ögrenimin birlestirilmesi, Ser'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanligiyla), Erkaniharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldirilmasi hakkindaki yasalarin Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.
1924 Nisan 20: Türkiye Cumhuriyeti Teskilati Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.
1925 Subat 17: Asarin kaldirilmasi.
1925 Agustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da sapka giymesi.
1925 Kasim 25: Sapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1925 Kasim 30: Tekkelerin kapatilmasi hakkindaki kanunun kabulü.
1925 Aralik 26: Uluslararasi takvim ve saatin kabulü.
1926 Subat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaskani sifati ile ilk kez Istanbul'a gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayi'nda tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.
1927 Kasim 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaskanligi'na seçilmesi.
1928 Agustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkindaki nutkunu söylemesi.
1928 Kasim 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafindan Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasi.
1931 Mayis 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaskanligi'na seçilmesi.
1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafindan Türk Dil Kurumu'nun kurulmasi.
1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yildönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
1934 Kasim 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafindan ATATÜRK soyadinin verilmesi kanununun kabul edilmesi.
1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaskanligi'na seçilmesi.
1937 Mayis 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve tasinamaz mallarini da Ankara Belediyesi'ne bagislamasi.
1938 Mart 31: Atatürk'ün hastaligi hakkinda Cumhurbaskanligi Genel Sekreterligi'nin ilk resmi duyurusu.
1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazmasi.
1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalik durumu hakkinda günlük resmi duyurularin yayinina baslanmasi.
1938 Kasim 10: Atatürk'ün ölümü. (Persembe, saat: 09.05)
1938 Kasim 11: Istanbul Sehir Meclisi'nin olaganüstü toplanti yapmasi. Saraydaki Cumhurbaskanligi forsunun indirilerek yerine yariya kadar indirilmis Türk Bayragi'nin çekilmesi.
1938 Kasim 12: Atatürk'ün ölümü dolayisiyla, Yüksek Ögretim gençliginin Üniversite Konferans Salonu'nda toplanmasi.
1938 Kasim 13: Gençligin Taksim Cumhuriyet Aniti önünde toplanarak Atatürk'ün kurdugu Cumhuriyet'i koruyacaklarina ant içmeleri.
1938 Kasim 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplanti yapti.
1938 Kasim 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacagi 21 Kasim 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
1938 Kasim 16: Istanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayi Muayede Salonu'ndaki katafalki önünde sabahin ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygi ve üzüntü içinde son görevlerini yaptilar.
1938 Kasim 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün Dolmabahçe'den alinan yüce cenazesi, önce Sarayburnu'na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zirhlisina götürüldü.Yavuz zirhlisiyla Izmit'e kadar götürülen tabut, oradan Ankara'ya yolcu edildi.
1938 Kasim 20: Atatürk'ün sevgilinasi Ankara'ya ulasti ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lilar da son görevlerini saygiyla yaptilar.
1938 Kasim 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnografya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulmasi.
1938 Kasim 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açilmasi.
1938 Aralik 26: Atatürk'ün "Ebedi Sef" saniyla anilmasinin kabul edilmesi.
1953 Kasim 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açilmasi.
1953 Kasim 10: Atatürk'ün cenazesinin Anit-Kabir'e nakledilmesi.
BUNLARDAN BIR KAÇINI YAZABILIRSINIZ...
ÖNEMLI OLAYLAR
Dogumu
Savastigi Cepheler
Kahramanliklari
Türkiye Cumhuriyetini Kurmasi
Devrimleri ve Yenilikleri
KISISEL ÖZELLIKLERI
Dürüst
Kisilikli
Önder ve Kahraman Nitelikli
Sadik
Çaliskan
Azimli
Ve Daha Bir Çok sey...
ATATÜRK'ÜN TÜRK MILLETI ÜZERINDE BIRAKTIGI ETKI
Türk milletinin çalisinca herseyi basarabilecegini gösteren Kahramanliklari Anlatilmasi güç olan bir önder olarak zihinlere kazinmistir...
SAYFA 62
13. ETKINLIK
1.Kim Bu?= Sait Faik Abasiyanik
2.Kim Bu?=Faruk Nafiz Çamlibel
3.Kim Bu?=Peyami Safa
BU SAYFADA KI DGER ETKINLIKLER KISISEL...
SAYFA 63
1.BOSLUK DOLDURMA
cvp: otobiyografi
2. Dogru Yanlis
1.y
2.y
3.d
4.d
Test Sorulari
3.E
4.A
5.C
Buda Sayfa 65-81 Arasi Cevaplar
Sayfa 65-69-71-72-73-81
sy:65
HAZIRLIK
1-)Seyahatname:Bir yazarin gezip gördügü yerlerden edindigi bilgi ve izlenimlerini anlattigi eser.
Seyyah:Gezgin,turist
2-)Bu söz insanlarin farkli yerler görüp ögrenme istegini vurgulayan bir sözdür.Insanlar tarih boyunca görmedigi,gitmedigi yerleri hep merak etmis, bu yerler hakkinda bilgi edinmeye çalismistir.
3-)Günümüzde essiz bir bilgi kaynagidir.Daha önce görülmemis yerler hakkinda internetten bilgi alinabilir.Ayrica bu yerler için hazirlanmis dergi,brosür gibi kaynaklardan da bilgi edinilebilir.
4-)Insan merak ettigi için veya daha çok bilgi edinmek istedigi için bir yeri görmek isteyebilir.
5-)Diger insanlara aktarmak,anlatmak için yazilabilir.
6-)Seyahat etmek,insanin farkli kültürleri,farkli cografyalari görmesini,farkli insanlarla tanismasini saglayarak kültür açisindan büyük faydalar saglar,insanin ufkunu açar.
sy:69
1-)Gezilip görülen yerlerle ilgili bilgi ve gözlemlerin anlatildigi yazilara gezi yazisi denir.Gezi yazilarinda yerin tarihi,cografi özellikleri,sosyal,ekonomik,kü ltürel yasantisi;din,ahlak,gelenek ve görenekleri anlatilir.Anlatilanlar mutlaka gerçek olmalidir.Açik,sade,canli bir anlatim yapilmalidir.
2-)Japon halkinin azmi,çaliskanligi,teknolojisi yazarin ilgisini çeken unsurlardir.
3-)Gezi yazilarinda görülen hersey degil sadece yazarin dikkatini çeken kültür ve tabiat zenginlikleri,tarihi özellikler ve yasama biçimi hakkinda bilgi verilir.
5-)Metinde bütünlük paragraflarin birbirine baglanmasiyla saglanmistir.Paragraflarin yapi unsurlari olan cümleler birbirlerine baglanmis,baska konulara atifta bulunarak paragraflar arasinda geçisler saglanilarak bütünlük saglanmistir.
7-)Gezi yazilarinda görülen yerin cografi ve tarihi özellikleri,kültür ve tabiat zengnlikleri,gelenek ve görenekleri hakkinda okuyucuya bilgi verilir.
8-)Göndergesel islevde kullanilmistir.
3.ETKINLIK Sy:69
-Metinde paragraflar,Japonya hakkinda bilgi vermek amaci etrafinda yapi unsurlariyla olusturulmus ve bu amaçla birbirlerine baglanmistir.
7.ETKINLIK Sy:71
-Ses Düsmesi Olan Kelimeler;Kaybetme,Devrilme
-Ses Türemesi Olan Kelimeler;Kapiyorlar,Gitmeye
-Sessiz Benzesmesi Olan Kelimeler;Isçi,Çektikten
-Ses Daralmasi Olan Kelimeler;Ariyorlar,Bitmiyorla r
*Ses daralmasinin sebebi:''Y'' sesinin daraltici etkisi vardir.Bu yüzden ''y'' sesinden önce gelen genis ünlüler bazen daralir.
Ara-yor -> ari-yor
8.ETKINLIK sy:72
Amaç Bakimindan:Anilarda amaç yazarin yasamindaki ilgi çekici olaylari anlatmasidir.Gezi yazilarinda ise gezilip görülen yerleri okuyucuya tanitmaktadir.
Üslup Bakimindan:Iki tür de açik,sade,anlasilir,içten bir anlatimi vardir.
Gözlem Teknigi Bakimindan:Gezi yazilarinda gözlem önemli bir unsurdur.Anilarda ise yazarin kendi yas***** dair izlenimleri önemlidir.
Dilin Islevi Bakimindan:Iki türde de dil göndergesel islevinde kullanilir.
Anlatim Türleri Bakimindan:Her iki türde de öyküleyici,betimleyici,açiklay ici anlatim türleri kullanilir.
10.ETKINLIK sy:72
-Günümüz teknolojileri sayesinde geçmiste uzak olan yerler yakinlasmistir.Insanlar istedikleri yerleri istedikleri zaman gezip görebilmektedirler.
13.ETKINLIK sy:73
-Dünya edebiyatinin en önemli seyahatnameleri arasinda 13. yüzyilda yayimlanmis Marko Polo’nun Uzak Dogu izlenimlerini içeren Seyahatnamesi ve 14. yüzyilda yasamis Arap gezgin Ibni Batuta’nin Islâm dünyasi gezilerini konu edinen Seyahatnamesi yer alir.
Türk edebiyatinin ilk seyahatname eserleri arasinda Farsça yazilan Hoca Giyaseddin Nakkas’in Acâibü’lLetâif adli eseriyle Ali Ekber Hatâî’nin 1515'te yazdigi Hitâînâme adli eseri sayilabilir.
Seydî Ali Reis (ö.1562) Mir’atü’lMemâlik (1557) adli seyahatnamesinde Belücistan, Hindistan, Afganistan, Buhara, Maveraünnehir’le ilgili gözlemlerini ve yasadigi olaylari anlatmistir. III. Sultan Murat (15751575) döneminde Tokatli Ibrahim oglu Ahmet, Acâibnamei Hindistan adli eserinde Kabil, Hindistan, Basra, Yemen, Hicaz izlenimlerini aktarir.
Trabzonlu Mehmet Asik’in (1555?) Menâziru’lAvâlim adindaki eseri de gezi edebiyatinin önemli eserlerindendir.
Türk edebiyatinin en önemli seyahatname eserlerinden biri Evliya Çelebi’nin (16111682) 10 ciltlik seyahatnamesidir. Evliya Çelebi , 40 yillik gezilerinden elde ettigi cografî, etnografik, tarihî, kültürel pek çok bilgiyi akici ve mübalâgali bir üslûpla kaleme almistir.
**çme Ve Degerlendirme sy:73
1-)...göndergesel...
...Evliya Çelebi...
2-)(Y)
(Y)
3-)D
4-)A
5-)C
6-)D
7-)E
**ÇME DEGERLENDIRME sy:81
1.a.göndergesel
b.sohbetin
2.D,Y,D,D
3.A
4.B
5.E
(Sayfa 83-89 Arasi)
--------------------------------------------------------------------------------
Hazirlik Çalismalari
1.Gazete:Politika,ekonomi,kültür ve daha baska konularda haber veya bilgi vermek için,yorumlu veya yorumsuz,hergün veya belirli araliklarla çikarilan yayin.
Haber:Bir olay,bir olgu üzerine edinilen bilgi
Sütun:Gazetelerde veya dergilerde sayfanin yukaridan asagiya dogru ayrilmis kismi.
Sürmanset:Gazetenin birinci sayfasindaki logolarin üzerinde kullanilan baslik
Manset:Gazetelerin ilk sayfasinin üst kismina iri puntolarla konulan baslik
Muhabir:Basin ve yayin organlarina haber toplayan,bildiren ve yayan kimse.
Ajans:Haber toplama ve yayma isiyle ugrasan kurulus
Köse yazisi:Fikra
Tekzip:Yalanlama
Asparagas:Uydurma
Sansasyonel:Dikkat çeken,çarpici
2.Bilgi vermektir.En yeni,en dogru haberler okuyucuya veya dinleyiciye aktarmaktir.
3.Insanlar sosyal varliklar oldugu için dünyadan bilgi edinme haber alma ihtiyaci duyarlar.
4.Haber yazilarinin ilgi çekici olmasi lazim.Siradan olaylar haber özelligi tasimaz.
5.Benim en çok cinayet haberleri(3.sayfa haberleri dikkatimi çekiyor)
1.Etkinlik
Haber uçurmak,haber vermek,çocuktan al haberi, dünya yansa haberi olmamak
Sayfa 86
1.*Haber yazilari ilginç,orjinal ve dogru olmalidir.
*saglam ve inandirici kaynaklardan faydalanilmalidir.
*sade,açik bir anlatim yolu benimsenmelidir
*belli bir plan dahilinde yazilmalidir.
2.Dogru olmasini ister.(bence)
4.Etkinlik
Tablodaki herseye isarat koyun
5.Etkinlik
Ne:Mini karaciger
Neden:kök hücreden
Nerede:NewCastle üniversitesinde(ingiltere)
Nasil:kordon kanindan elde edilen kök hücreden
Ne zaman:1 kasim 2006
Kim:ingiliz bilim adamlari
Sayfa 87
3.Sosyal,siyasal,kültürel ve günlük hayatla ilgili bilgi almasini saglar.
7.etkinlik:Bütün gazetelerde spor,ekonomi,siyasal,kültürel ve güncel olaylar olmak üzere çesitli konularda haber yazisi mutlaka bulunur.
9.Etkinlik
Burgazada Çöp Yanginiyla Faciadan Döndü.Cümlesinde ''Döndü''kelimesi kurtulmak,atlatmak anlamindan kullanilmistir.(yan anlamindadir)
*Amaç bilgi vermek oldugundan genelde kelimeler ilk anlaminda kullanilir.
10.Etkinlik
Basit ,anlasilir haber cümleleri kullanilir.Bu özellikle haberin anlasilirligini olumlu yönde etkiler.
4.Açiklayici ve ögretici anlatim türleri kullanilmis
5.Göndergesel islervde
6.Anlatici nesnel anlatim yolunu kullanir.Çünkü amci bilgi vermektir.Kendi duygu ve düsüncelerini katmaz.
Sayfa 88-Anlama Yorumlama
1.Okuyucu açisindan iyi bir yazi özelligi tasimasi için.
Ö.lçme Ve Degerlendirme
1.Ne,nerede,ne zaman,nasil,neden,kimdir.
*resmi,özel,ajans
2.D,D
3.A'dir.
4.B
5.A
Sayfa 91-95 Arasi)
--------------------------------------------------------------------------------
hazirlik
1.ilginizi çeken olaylari paylasin.
2.Günd.elik konulari yorumlayan yazi türüdür.Bu yüzden günlük ve geçiçidir.Yani kelebek gibi kisa ömürlüdür.
3.Kalicilik:çabuk unutulmamak,degerini geç yitirmek
Günübirlik:Bütün gün boyunca 1 gün
Güncelligini yitirmek:Günün konusu olmamak,geçmiste kalmis olmak
Suya yazi yazmak:bugünün yazilarinin yarin unutulup gidecegi anlaminda kullanilir
Sorularin cevaplari
1.*okuyucunun ilgisini çekecek günlük olaylar islenir.
*açik,sade,anlasilir bir dil kullanilir
*konular tarafsiz bir sekilde ele alinmalidir.
*samimi ve içtendir.
*yazilanlari inandirma zorunlulugu yoktur.
2.her konuda fikra yazilabilir.Günlük ve ilgi çekici konular seçilirse daga dikkat çeker
3.Unutulmus olan''tesekkür''konusu islenmis.Yazar günlük hayattan ve kendi hayatindan örnekler vermis.
4.Dokunakli bir sonuca baglanarak okuyucunun düsünmesi amaçlanmistir.
5.Yapmadim
6.Kanitlama yoluna gitmemis örneklerle açiklamistir.
7.Göndergesel islevde kullanilmistir.
8.Cebe indirmek-Cebe almak
Nezaketle vücudunu kirmak-Egilmek
5.Etkinlik
hepsini isaretleyin
*Akcilik,duruluk,açiklik fikranin anlasilmasini mkolaylastirir.
7.Etkinlik
Birçok sikayetleri ile baslayan cümlede bir çok sikayet olacak..Zaten bir çok çogulluk anlami katiyor
8.Etkinlik
Sözlü anlatim ürünü olan fikralar nükteli,gülünç hikayelerdir.Bunlar olaylari gülünç,sakali anlatarak insanlari düsündürmeyi amaçlar.Gazetede yayimlanan fikralar ise günlük olaylari ciddi yazilardir...
**çme ve degerlendirme
1.gazetelerde
güncel
2.D,Y,D
3.C
4.E
5.C
(sayfa 97-105 Arasi)
--------------------------------------------------------------------------------
Hazirlik Çalismalari
1.kisiden kisiye degisir.
2.Denemeler insanlarin herhangi bir konu üzerinde kesin yargilara varmadan görüs ve düsüncelerini ortaya koyduklari fikir yazilaridir.Nurullah Ataç'in ''ben ülkesi''derken denemelerin yazarin kendi özel görüs ve düsüncelerins belirtmesini kastetmistir.
3.Bir yazinin okunmasi için ilgi çekici olmasi gereklidir.
sayfa 93
1.*yazar kendine ilginç gelen konulari ele alir.
*konular yüzeysel degil,derinlemesine ele alinir.
*Islenen konu üzerindeki düsüncelere yazar kendi yorumunuda katar
*Ciddi bir anlatim vardir
*Dil göndergesel islevde kullanilir.
Sayfa 102
5.Etkinlik
Konularina Göre Denemeler
Kisisel duyarlilik ve dikkati konu alan denemeler
Görgü ve pazarciliktir(kitaptaki deneme örnekleri)
Özellikleri:günlük hayatla ilgili konularda kisisel duyarlilik ve dikkat konu edinilir
Ögretici-Elestirel denemeler
Ruh ve beden(kitaptaki deneme örnegi)
Özellikleri
Daha çok egitici ve ögretici bir rol üstlenen denemelerdir
Sosyal ve Felsefi Konulrda Bireysel Düsünceyi ifade eden Denemeler
Bilgi ve düsünce(kitaptaki deneme örnegi)
Sosyal ve Felsefi konulari isleyen denemelerdir.
6.Etkinlik.Tüm kutucuklara isaret koyun.
NOT:Deneme yazmak için derin bir kültür birikimine sahip olunmasi gerekir.bu yüzden denemelerde bazi anlasilmayan kelimeler olabilir.Ama bu kelimeler anlasilmayi ve akiciligi pek etkilemez
Sayfa 103
soru 2:Açiklayici,kanitlayici ve ögretici anlatim türleri kullanilmistir.
soru 3:göndergesel islevde kullanilmistir
8.Etkinlik
Sohbet
Dil:samimi ve içtendir.Nükteli anlatim vardir.
Deneme
dil:Ciddidir.Nükteli anlatima yer verilmez.
Sohbet
tema:güncel
Deneme
tema:ilgi çekici
Sohbet
Söyleyis-üslüp:içtenlik vardir.
Deneme
Söyleyis üslüp:duygudan çok düsünce vardir
9.Etkinlik
Büyük-küçük,içeri-disari gibi zit anlamli sözcükler kullanilmistir.Bu sözcükler karsit durumlari ortaya koymak amaciyla kullanilmistir.Yazar karsitliklardan yararlanarak asil anlatmak istedigi düsünceyi ortaya koymustur.
10.Etkinlik
Metinde ''gözüne almak''deyimi yanlis kullanilmistir.''göze almak'' sekliyle düzeltilebilir.
Anlama Yorumlama
1.Deneme yazarlari engin kültür birikimleri ve genis düsünce dünyalari ile okuyuculara faydali olurlar.Ele aldiklari konularda düsüncelerini ortaya koyar ve okuyucularina bir düsünce kapisi açarlar.
2.Insan hayal ve kültür dünyasini gelistirir.Kisinin farkli fikirlere açik olmasini ve saygi duymasini saglar.
Ö.lçme Ve Degerlendirme
1.Düsünce
2.D,Y,D
3.D
4.C
5.E
6.A
(Sayfa 107-115 Arasi)
--------------------------------------------------------------------------------
Hazirlik
soru 1:Gözlem:bir eseri yazmaya baslamadan önce gerekli,bilgi,deney,inceleme,v e arastirma yapma isi
Tarafsizlik:yansizlik,tarafsiz olma durumu
ispat:kanitlamak,gerçek yönünü ortaya çikarmak
Nesnellik:taraf tutmadan yapilan inceleme,objektiflik
Bilimsellik:bilimle ilgili,bilime dayali
Didaktik:ögretici
Basyazi:dergi ve gazetelerin ilk sayfalarindaki makale
Basyazar:basmakale yazari
2.belgelerle açiklanir.Kanitlar gösterilir.
Sayfa 109 sorularin cevaplari
1.*Makaleler herhangi bir konuda bilgi vermek ,bir konuyu veya düsünceyi açiklamak,ispatlamak amaciyla yazilir
2.Çevre kirliliginin dünyamiz için olusturdugu tehtide dikkat çekmek ve bu konuda görüslerini belirtmek
3.Gerekli kültür ve bilgi birkimine sahip okuyucuya hitap eder
4.Konu toplumun büyük bir kesmini ilgilendirecek nitelikte olmalidir.
*kanitlar inandirici olmalidir.
*anlatim açik,sade,anlasilir olmalidir.
*Konu tarafsiz bir sekilde ortaya konmalidir
5.haber yazilarinda sadece haber vardir,makalelerde düsünce ve yorum vardir.Gazete haberleri günlük oldugu halde makalelerde günlük düsüncelerden çok uzun ömürlü düsünceler yer alir
6.çevre kirliliginin yol açtigi zararlardan bahsedilerek örnekler verilmis.sonra alinabilcek önlemlerden bahsedilmistir
7.Çevre kirliliginin zararlari düsüncesi,çevre kirliliginin yol açtigi afetler,küresel isinma ve bozulan ekolojik sistem yardimci düsüncelerle iliskilendirilerek birbirine baglanmistir
8.Yok
9.islenecek konunun ortaya konmasiyla baslamis,örneklerle devam etmis ve bir fikre baglanarak sonuçlandirilmistir
10.Göndergesel islevde
4.Etkinlik
ögretici,açiklayici,kanitlayic i anlatim türleri kullanilmistir.okuyucuya çevre kirliliginin neden ve sonuçlarini açiklamak,ögretmek ve kanitlamak amaciyla bu anlatim türleri kullanilmistir.
12.EtkinlikMetinde görev alan kelimeler,kelime gruplari ve cümleler yapiyi olusturan ögelerdir.Kelime gruplari ve cümleler anlam ve sekil bakimindan birbirine baglanarak makalede verilmek istenen düsünceyi ortaya koyar.
Anlama Ve Yorumlama
1.Okuyucularin makalede islenen konu hakkinda bilgi edinmesini,onlarin dünyasinda yeni ufuklarin açilmasini saglar.
2.Makaleler düsünce yazilaridir.Dolayisiyla yazarin düsüncelerini yansitan yazilardir.Yani yazarin düsüncelerini yansitarak ayna görevi görür.
Ö.lçme Ve Degerlendirme
1.Düsünce
gazete ve dergilerde
Basyaz

11.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Bütün Cevapları

11.sınıf edebiyat dersi,11.sınıf edebiyat ders kitabı,11.sınıf edebiyat ders kitabı cevapları,11.sınıf edebiyat,11.sınıf edebiyat cevapları,11.sınıf edebiyat cevap anahtarı,anadolu meslek lisesi 11.sınıf edebiyat ders kitabı cevapları 11.Sınıf edebiyat Cevapları

sayfa 4;
HAZIRLIK

1.a.)Edebi Eserlerin Toplum Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Edebi eserlerin sosyal çevre üzerinde etkileri oldukça fazladır...toplumsal bir soruna değinen eser o toplumu harekete geçireceği ve toplumun bir şekilde kendini ifade edebilmesine olanak tanıyacağı için şüphesiz etkisi vardır....buna en basit örneğinden Namık kemal'in 'vatan yahut siliste' eserini örnek verebilriz...bu eser o dönemin halkının egemenlik ve bağımsızlık duygularını kamçıladığı için toplum üzerinde bir etki yaratmış Namık kemal bu eserinden sonra halkı kışkırttığı iddiasıyla zindana atılmıştır.


b.)"son osmanlı:yandım ali" filmi de kurtuluş savaşı dönemini anlatıyordu...
filmin dekorusahne replikleriortamın (tabiri caizse)atmosferi tam anlamıyla o anları belirtir....
filmlerbulundukları dönemin şartları itibariyle değerlendirildiklerinde ne kadar muazzam bir özenin eseri olduğu farkedilir...
bu filmdehayali bir kahraman olan"yandım" lakaplı Ali isimli kabadayının başından geçenler anlatılır...
olayosmanlının yıkılmaya yüz tuttuğu dönemi ele almakta...
siyasi anlamda türlü dalaverelin döndüğü bu dönemdeülkesinin bağımsızlığından umudu kesmiş bir hayali kahraman üzerine senaryo yazılmış...
sosyal anlamda filmdeosmanlı figürleri(giyim şekillerişivelerjest ve mimikler)ni yoğun olarak görmek mümkün...
siyasi anlamda daosmanlının fiilen parçalanan bir ülkeden ibaret olduğubunun aslında sadece film gibi göründüğü ama tamamen gerçek olduğu izleyiciye hissettirilmiş...

2.)Verilen eserleredebi eserlerin yazıldıkları dönemi yansıttığını göstermektedir.

SAYFA 9;
İNCELEME

1.) serbest fıkra hatılaraları ve yol ayrımı....
Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki yıllarındaki tek partiden çok partili döneme geçişi anlatıyor
Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yeralan Ahmet Ağaoğlu Serbest Fırka Hatıralarında yakın dostu Fethi Beyle partinin kuruluş aşamalarını tartışmalarını Gazinin kuruluşa ilişkin çabalarını parti üzerinde yapılan bütün hesapları altüst eden ünlü İzmir Hadiselerini İnönü ve çevresinin oyunlarını TBMMde SCFye yapılan hücumları ve partinin feshini anlatmaktadır...


Yol Ayrımı
Eski Şehir üçlemesinin üçüncü ve son kitabı olan Yol Ayrımında Kurtuluş Savaşının kazanılmasındn sonraki dönem ele alınmaktadır.1930larda devlet güçlerini kendi kişisel çıkarları için kullanmaya yeltenenlerin kendi aralarındaki çekişmeler ve bu durum karşısında gerçek Kuvayi Miliyecilerin kapıldıkları şaşkınlık ve üzüntüler anlatılmaktadır.

(HER İKİ METİN PARÇASINDA DA 1930'LU YILLARDAKİ ÇOK PARTİLİ YAŞAMA GEÇİŞLE BİRLİKTE KURULMASI PLANLANAN SERBEST FIRKA'NIN DOĞUŞU ANLATILMAKTADIR.)

2)Her iki yazarında sosyal ve tarihi şartlardan etkilendiklerini göstermektedir.Aradaki farklılık Serbest Fırka Hatıraları'nın anıYol ayrımı'nın roman türünde yazılmış olmasıdır.



3)Yazarlar da toplumun bir ferdi olarak yaşadıkları dönemdeki olaylardan etkilenirler ve bu da kaçınılmaz olarak eserlerine yansır.Ahmet ağaoğlu yaşadıklarını anı olarak anlatırkenKemal Tahir dönemini edebi ölçütlere göre düzenleyip bir sanat eseri içinde anlatamıştır.
(yazarlar yaşadıkları dönemden etkilenip dönemin sosyal siyasive kültürel zihniyetini yansıtmişlardır)

4)Serbest Fırka Hatıraları adlı metinde işlenen gerçeklik Yol Ayrımı adlı metinde kurmaca gerçeklik biçimine sokularak anlatılmıştır.

5)Demorasi kavramı sosyoloji(sosyoloji:toplumun yapısına toplumsal kurumlar toplumsal ilişkiler sosyal grup kültür ve bu unsurlardan meydana gelen değişme ve gelişmelerdir.)bilim dalına ait bir kavramdır.bu kavram Yol Ayrımı'ndaki kahramanların demokrasi çabaları içindeyeni bir partinin kurulmasımuhalefet fikrinin oluşmasıhürriyet rüzgarlarının daha kuvvetli esmesi için yapılanlarla somutlaştırılmıştır.

6)Verilen şemaya göredönemin siyasi rejiminin parlementer sisteme dayandığı ''parti.muhalefet.başvekilSerbest Fırka''ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Sosyal yaşamda ''vapur.balo.gazete''sözcükleriteknik anlamda ise ''telgraf''sözcüğü döneminin zihniyetini gösteren anahtar sözcüklerdir.

Sayfa 10;
ANLAMA YORUMLAMA

1.)EDEBİYATuygu düşüncehayalgözlem ve deneyimlerimizin estetik bir biçimde sözlü ve yazılı olarak anlatılmasına kaynaklık eden güzel sanatların dallarından birisidir.Bu yüzden güzel sanatların diğer dalları gibi sosyal hayatsiyasi hayat ve düşünce hayatıyla iç içedir.Güzel sanatların doğuşu insanların ihtiyaçlarından ve bununla birlikte sayamayacağımız çeşitli sebeplerden dolayıdır.İnsandan dolayı varolan bu kavram yine insanın içinde bulunduğu sosyal ve siyasi hayat ile birlikte düşünce hayatından etkilenir.

2)Serbest Fırka Hatıraları ve Yol Ayrımı adlı metin parçaları anlamlı birimlerin bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir yapıya ''demokrasi'' temasına sahiptir.
Dil ve anlatım açısından ise döneminde kullanılan bugün kullanımı daralan ya da kullanımından düşen sözcüklerin de yer aldığıkısa cümlelerin bulunduğu yer yer konuşma diline de başvurulan bir anlatıma sahiptir.

SAYFA 11
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

1-) dyd
2-) boşluklara sırasıyla ;
siyasi hayattan
düşünce hayatından
sosyal hayatından
tarihtenkültür ve dinden

3-) Eşleştirmeler :

Kuruluş dizisi: Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemi
Yol ayrımı romanı : Cumhuriyet'in ilk yıllaru
Nutuk : Kurtuluş savaşı
Orhun abideleri : Köktürkler dönemi

4-) D

5-) Edebi eserleri daha objektif felsefi eser ve daha bilimseldir.
Vede nesneldir. Felsefi bilimde yapma kaygısı edebi eserde sanatsal yapma kaygısı vardır

Sayfa 12;
1.Etkinlik

Osmanlı devletinde yenileşme dönemi 19 yy’da başlamıştır. yenileşme dönemini hazırlayan en önemli etken Osmanlının girdiği savaşları kaybetmesidir.
Modernizm: kültürel anlamda modernizm 19 yy’da geleneksel anlamdaki edebi sanatsal sosyal organizasyon ve gündeik yaşamın geçerliliğini yitirdiği fikriyle ortaya çıkmıştır.
Modernleşme:Osmanlı devletinde modernleşme 1770-1876 yılları arasında yaklaşık bir asırlık dönemde dönemde Osmanlı devletinin ıslahat olarak adlandırılan düzeltmeleri ve reformları kapsayan dönemdir. 1699-1770 yılları arasında yaklaşıkbir asırlık dönemde Osmanlı devletinin sürekli toprak kaybetmesizayıflaması ve otoritesinin zayıflığı merkezi yönetimi güçlendirmenitelik ve modern teknik donanımasahip bir askeri örgütlenmeyi zorunlu kılmıştır.osmanlı devletinde modernleşmeyi ikiye ayırabiliriz.
1.1770-1830 yılları arasında
2.1830-1876 yılları arasında
Pozitivizm: genel olarak modern bilimi temel alan ona uygun düşen ve batıl inançları metafizik ve dini insanlığın ilerlemesini engelleyen bilim öncesi düşünce tarzları yada formlar olarak gören dünya görüşüdür.

4. Etkinlik

Tanzimat fermanı 3 kasım 1839 da Gülhane parkında padişahdiğer devlet büyükleriulemalonca ve esnaf temsilcileri ve halkın ''Gülhane Hattı Hümayunu'' adıyla Mustafa Reşit Paşa tarafından okundu.Bu fermanla Osmanlı devletinde İslam hukuku ve geleneksel kurumların bıraktığı hızlı bir değişim süreci başladı.

SAYFA 13
2.SORU:YENİLEŞME DÖNEMİ HAKKINDA

Yenileşme dönem 17. Yy ın sonundaki Karlofça (1699) antlaşması ile başlamıştır. Ancak 19 yy da hız kazanmıştır. Bu yüzden yenileşme dönemi 19 yy ı kapsamaktadır.

19. yüzyılda siyasi alanda yapılan yenilikler:

-Yönetim merkezi olan babıali güçlendirildi

-Meclis-i ahkam-ı adliye (mahkeme) kuruldu

-Yeni meclisler komisyonlar kuruldu

-Ceza ve ticaretle ilgili yasalar çıkarıldı yabancılarında katıldığı karma ticaret mahkemeleri kuruldu.

-Padişahın yetkileri kısıtlandı yönetim yetkisi meclise verildi.

- Ülke vilayetlere sancaklara kazalara köylere ayrıldı valiler kaymakamlar görevlendirildi.


19. yüzyılda sosyal hayatta yapılan yenilikler

-Posta telgra teşkilatı kuruldu haberleşmede gelişme sağlandı.

-Yeni yollar yapıldı ilk demiryollarının yapımına başlandı.

-Belediyeler kuruldu

-İlk nüfus sayımı yapıldı (askere gidecekleri belirlemek için)

-Kıyafet değişikliği yapıldı devlet memurlarına ceket gömlek fes giyme zorunluluğu getirildi.

-Halk avrupai yaşama özenmeye başladı evlerde yurtdışından mobilyalar ve ev eşyaları kullanılmaya başlandı eğlence şekilleri değişti.


19 yüzyılda askeri alanda yapılan yenilikler

-Yeniçeri ocağı kaldırıldı

-Nizam-ı cedid kuruldu

-Ordunun eğitim şekli değişti.

-Ordu beş ordu şeklinde teşkilatlandırıldı.

-Askerlik süresi beş yıl olarak belirlendi.

-Askere alma işi kura ile yapılmaya başlandı.


19. yüzyılda eğitim alanında yapılan yenilikler

-İlk eğitim bakanlığı kuruldu (meclis-i maarif-i umumiye)

-Rüştiyelerin (ortaokul) sayısı arttırıldı.

-İlk kız rüştiyesi kuruldu

-Rüştiye üzerinde eğitim veren idadilerin ilki kuruldu.

-Robert koleji galatasaray sultanisi duşşafaka adlarında ilk özel okullar açıldı.

-Mektebi mülkiye (siyasal bilimler fakültesi) açıldı.

-Darülfünun (üniversite) kuruldu

-Avrupaya öğrenci gönderilip öğretmenler getirildi.


Yapılan savaşlar ve bu savaşların sonuçları:

Boğazlar sorunu sonucu : Boğazların yönetimi Londra antlaşması ile Osmanlı'da kalacak barış zamanı boğazlar savaş gemilerine kapalı ticaret gemilerine açık olacak.


Kırım savaşası ve sonucu : Rusya ie Paris antlaşması yapıldı.Ruslar karadenize giremeyecek. Osmanlı devleti avrupa devleti sayılacaktı.


Osmanlı ve Rus Savaşı sonucu : Romanyakazdağısırbistan tam bağımsız olacak.Kars batum ardahan ruslara bırakılacak.Teselya ruslara verilecek.Bosna-Hersek geçici olarak avusturyaya bırakılacak..


Sırp isyanı ve sonucu : isyan ruslar tarafından desteklendi.Bükreş antlaşması ile ayrılacak Edirne antlaşması ile iç işlerinde bağımsızlık berlin antlaşması ile tam bağımsızlık verildi..

Yunan isyanı ve sonucu : Edirne antlaşması ile tam bağımsızlık verildi


Mısır sonucu ve sorunu : Mısırın sorunu londra antlaşması ile Mehmed ali paşa'ya ve oğullarına bırakıldı.Mısır'ın dış işlerinde osmanlı devletine bağımlı olmasına ve vergi verilmesine karar verildi.

3.SORU:Yenileşme kavramı var olanın çağın gereksinim ve özelliklerine göre yeniden düzenlenmesidir.

4.SORU:Burada yenilik kavramına en uygun hareket konağı restore ettiripihtiyaca göre eklemeler yapmaktır.Çünkü konağıyıkıp yerine yeni bir bina yapmak yenilik değilköklü bir değişimdir.

SAYFA 15
1. METİN

1.On dokuzuncu asır şiirindeki 913141516172021 ve 22. beyitler ortaçağa özgü dünya görüşünü yansıtmaktadır.diğer beyitlerde ise şairmodern dünyada yaşananları dile getirmiştir.Modern dünyaya ait ifadelerin bulunması Sadullah Paşa'nın döneminin zihniyetinden etkilendiğini göstermektedir.Sadullah paşa ortaçağdan beri süregelen inanışları da bilmekle beraber modern dünyaya da kayıtsız kalmamıştır.
2.Şairtercihini modern dünya görüşünden yana kullanmaktadır.çünkü modern dünya aklı ve deneyi baz alarak bilinmezlere veya yanlış bilinenlere ışık tutmuştur.
3.Verilen beyitler Sadullah paşanın "insan hakları" "eşitlik" ve "basın-yayın""bilimsellik" ile olan ilgisini göstermektedir.
4.Ziya paşanın yakınması Doğu medeniyetinin geri kalmışlığı ve cehaleti ile ilgilidir.Buna rağmen batısürekli gelişmiş ve bilimin öncülüğünde güçlü bir medeniyet kurmaya başlamıştır.Bu durumda hem aydınların hem de toplumun Batı'ya yönelmesine sebep olmuştur.

2.METİN

1.Ziya paşa Osmanlı devletinin İstanbul’un fethiyle başlayan yükselme dönemi ile 19.yüzyıldaki çöküş dönemini karşılaştırmaktadır.bu karşılaştırma ihtişamlı bir devletin nasıl çöküşe gittiğini göstermektedir.
2.----

1.ETKİNLİK

****Osmanlı devletinde yönetim kurumlarıyla birlikte askeri kurumlarında gerilemesinin en büyük sebebibilim ve teknik alanda meydana gelen değişiklik ve gelişmeleri takip edemeyiştir.bu sebeple çağın gerisine düşmeye başlayan Osmanlı devletinde askeri başarısızlıklar görülmeye başlamıştır.Gerilemenin görüldüğü ilk alan olan askeri alanyeniliklerin de başlangıç merkezi olmuştur.
3.Osmanlı devletindeki yenilikler öncelikle askeri alanda yapılmıştır.
4.Tanzimat fermanı 3 kasım 1839 da "Gülhane Parkı'nda" padişahdiğer devlet büyükleriulemalonca ve esnaf temsilcileri ve Mustafa Reşit paşa tarafından ilan edilmiştir.
5.Tanzimat’ı ortaya çıkaran nedenleri iç ve dış faktörler olarak iki kısma ele alabiliriz.İç faktörler Tanzimat’ın bir sonuç olarak ortaya çıktığı Osmanlı batılaşma hareketlerini anlatırken genel olarak üzerinde durulan hususlardır. Dış faktörler ise cereyan eden hadiselerdir.Osmanlının sahip olduğu üstünlüğünü kaybedip devlet kurum ve kanunlarının asrın ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmaması devletin maddi ve manevi gücünü kaybetmiş olması bunun sonucunda her sahada yenilgiye uğraması yeniden ve geniş bir ıslahat hareketini zorunlu kılıyordu.

SAYFA 18
ANLAMA YORUMLAMA

1.On dokuzuncu Asır adlı manzuma kaside nazım şeklinin özellikleriyle yazılmış doğu-batı teması üzerine kurulmuşdöneminin Osmanlı Türkçesi dil özelliklerini taşıyan bir eserdir.Osmanlı devletinin gerileme sebepleri adlı metin parçası ise düz yazı şekliyle kaleme alınmış doğu-batı teması üzerine kurulu bir makaledir.Bunlardan hareketle yenileşme döneminin bilimteknikgelişme gibi kavramlarının her iki metinde de ele alındığı görülmektedir.
2.Tablonun içi sırayla;BilimHukukTeknikRönesansReformPovitiz m
3.Osmanlı devletinde modernleşme hareketleri yapılan yenilikler göz önüne alınırsa yönetici sınıf tarafından gerçekleştirilmiştir.Çünkü devletin devamlılığının tehlikeye girdiğinibu sebeple başta askeri alan olmak üzere birçok yenilik yapılması gerektiğini görenler devlet yöneticileri olmuştur.
4.Tanzimat fermanının ilan edilmesinde iç etkenlerin de rolü olmasına karşın dış etkenler çok daha baskındır.
5.Günümüzde sosyalsiyasikültürel alanda çağın gereklerine uygun yenilikler yapılmaktadır.



SAYFA 19
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1. D D Y

2.Abdülmecit= Tanzimat fermanı
ll.Mahmut=Yeniçeri ocağının kaldırılması
Baron De Tott= Hendesehane

3. cevap : E şıkkı

SAYFA 20
1.ÜNİTE ÖlÇME VE DEĞERLENDİRME
1.cevap: E
2......sosyalsiyasi ve tarihi.......
3.burada soru hatalı çünkü edebi eser seçeneklerde verilenlerin tamamıyla ilişkili.
4.Temel sebepbilim ve teknik sayesinde modernleşen batı ordularının osmanlı ordularından üstün hale gelmesidir.

1.ETKİNLİK
***Askeri alanda Nizam-ı Cedid ordusu oluşturuldu. lll. Selim tahttan indirildi.Nizam-ı Cedid ordusu dağıtıldı ve yenilgiyi destekleyen devlet adamları ve kişiler cezalandırıldı.


2.ETKİNLİK
***Devlet yöneticileri tarafından istenmiştir.

3.ETKİNLİK
***İlk Türkçe gazete 1831'de çıkan Takvim-i Vekayi'dir.Tanzimat döneminde çıkan ilk gazete ise Ceride-i Havadistir. Ceride-i Havadis bir meslek gazetesi olan Vekayi-i Tıbbiye izledi.Yeni Türk nesrinin doğmasında en büyük rolü oynayan en önemli görevi yüklenen başlıca gazete ve dergiler:Takvim-i Vekayi(1831)Ceride-i Havadis(1840) gibi resmi gazetelerle Namık kemalin yayınladığı İbret (1871)Hadika(1872)Ali Suvai’nin yönettiği Muhbir(1866)Ahmet Mithat'ın çıkardığı Devir (1872)

4.ETKİNLİK
***Gazete ile birlikte makale fıkra gibi türlerle roman hikaye ve tiyatro gibi türlerde Tanzimat'la birlikte ortaya çıkmıştır.

5.ETKİNLİK
***Surlar içinde İstanbulOsmanlı sosyal yaşamının geleneksel yapısını koruyan ve yaşatan kısacası Türk İstanbul'un canlı bir merkezidir.Beyoğlu ise eskiden beri gayrimüslimlerin zorunlu ikamet yeri olarak Batılı bir yaşamı sürdüren Batı'dan gelen yeniliklerin görüldüğü ilk yer olma özelliğine sahip bir yerdir.

soru 1:nizam-ı cedit ordusu kuruldu.
*giderlerini karşılamak için nizam-ı cedit hazinesi kuruldu.
*tersane ıslah edildi.
*avrupa'nın önemli merkezlerinde sürekli elçilikler açıldı.
*resmi devlet matbaası kuruldu.
*Frasnsızca devletin ilk resmi yabancı dili olarak kabul edildi.
*merkeze bağlı eyaleteler yeniden düzenlendi.

bu yenilikler askerimalikültürel alanları kapsamaktadır
soru 2:can güvenliğiırznamus ve malın korunmasında yenilikler yapılmıştır.
askeri alandan askerlerle ilgili yenilikler yapılmıştır.

soru 3:evet kapsar.yapılan yenilikler birşekilde halkıda etkilemiştir.Fermanın içerdiği yenilikler halkın karşılaştığı sorunlara çözüm yolu getirir.

soru4:Osmanlının aydınları istemektedir.Çünkü Osmanlının Batılı devletlerin gerisinde kaldıklarını düşünüyorlardı.

soru5:Birçok yenilik yapılmış bu yeniliklerin uygulanması zaman almıştır.Halk yeniliklere karşı çıkmıştır.Edebiyat alanında da yapılan yenilikleri halkın içine sindirilmesi gerekiyordu.Bu yüzden geç olmuştur.

sayfa 25 ve 26 cevapları;

soru 1:*ceride-i havadis
*tercüman-ıahval
*tasvir-i efkar
*muhbir
*ibret

soru 2:devletin milletin gelişmesini ve kalkınmasını sağlar.
ilim tüm insanların hizmetine sunulur
halkı bilinçlendir.

soru 3:gazete o devrin en önemli iletişim aracıydı.Bu devirde yapılan yenilikler halk tarafından şüpeyle karşılanmıştır.Halkın aydınlatılmasıdünya ve ülkeden haberler vermek için gazate ihtiyacı duyulmuş ve gazete ortaya çıkmıştır.

soru 4:yeni edebi türler:makaleromantiyatrohi kayeanıtenkit(eleş tiri)türleridir.

gazeteyle ilişkisi:bu türler halkın alışması için gazetelerde yayınlanmıştır.Bu yüzden aralarında ilişki vardır.

soru5:halkı aydınlatmakonlara ders vermek için çıkarıldığını söyleyebiliriz.Ortaya çıkan yeni edebi türler ve fikirler halka ulaştırılır.Halk biliçlenir.

soru 6:evet kurulur.Tanzimat döneminde batıya yçneliş vardır.Bu dönemde yaşayan edebiyatçıların pek çoğu Batı dilini özellikle Fransızcayı çok iyi biliyorlardı.

anlama yorumlama

1:tanzimat döneminde halka faydalı olacak konular işlenmiş.Bu devrin edebiyatçıları haklı bilgilendirmekeğitmek istemişler.Bu nedenle eserlerinde üslüp kaysıgı yoktur.yani bu dönemle ilişkilendirilemez.

soru 2:tanzimat fermanı halka okunmak için yazılmıştır.paragraflar halinde yazılan fermanda ifadeler açık cümleler kısadır.mecaz ve yan anlamalara yer verilmez.

gazetede ise cümleler daha uzundur.mecaz ve yan anlamlar bunlunabilir.Halkı aydınlatmak için yazılır.

soru 3:Abdülmecit ve Abdülaziz batı tarzında giyinmişlerdirdaha modern elbiseleri vardır.Kavuğun yerini feskaftanın yerini ceket almıştır.Geleneksel giyime sahip padişahların sakalları varken batılaşmayı benimsemiş padişahların sadece bıyıkları vardır.

soru 4:televizyon ve internet almıştır.

SAYFA 27 - 28
1-) Boşluk doldurmalar
dyy

2-) gazeteromantiyatro
3-) Eşleştirmeler bu şekilde olacak

1 & 3
2 & 2
3 & 1

4-) E
5-) Askeri alanda yapılmıştır. Öncelikle bu alanda yapılmıştır.

SAYFA 28
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

1-) Halka yönelik uygulamalar vardır kralın yetkileri kısıtlanmıştır.
İkiside yenilikçi ve özgürlükçüdür.

2-) yok

3-) Makalegezi yazısıfıkra çünkü bunlar gazetede kullanılmıştır.

SAYFA 29 - 30
2.ETKINLIKŞema
Birbiriyle bağlı konular metinde verilmek istenen mesajı ortaya çıkarırlar.

1-) Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi Ana düşüncesi : Gazete
Müsavat Ana düşünce : Kanun önünde eşitlik
2-) Resimmüzik tiyatro
3-) Toplumun yaşayışı ve gerçekliği metni yazan kişiyide etkiler.
Kişi bu metinde yaşananları yazdığı için bu kavramlar ana düşünceyi etkiler.
4-) a.Ali Suavi kanun önünde herkesin eşit olduğunu savunur. Şinasi'de bu gazetenin önemini ve gazatelerin Türkçe yazılması gereksinimi olmasını savunur.
b.Halkı bilinçlendirmek amacıyla.

5-) boşluk doldurma

1.tablo

hükümet >politika gazeteleri
vekiller meclisi >bilim kuvveti
medeni millet >matbaa

2.tablo

eşitlik > hak
kanun > hukuk
islam hukuku > kanunsal haklar
kanun > zengin fakir
6-) Öğretici metinlerdir.
7-) a.Tutarlı hükümler vermiştir bazı kelimeler anlaşılabilir değildir.
b Vardır. Çünkü ortaya çıktığı zaman kullanılan dil metinde kullanılır.
8-) Batı kültüründe gelişen Türkçe tanzimatla geldiği için vardır.
9-) Resmi dil değişse bile kullanılan dilin değiştirilmesi zaman almıştır.


10-) Metin Türleri : Makale
Metinlerin yazıldıkları tarih : 1860
Metnin bağlı olduğu gelenek : Tanzimat edebiyat geleneği yapı şekli divan edebiyatı

11-) Edebiyatta tanzimat edebiyatıyla ortaya çıkan yeni türdür.Önemli bir eserdir ve öğreticidir.


Sayfa 29 2. Etkinlik:
Anlam birliği şu şekilde oluşturulur:
Birtakım heceler bir araya gelerek kelimeleri oluşturur. Bu kelimeler cümleleri cümleler paragrafları paragraflar da verilmek istenen iletiyi meydana getirir. Tercüman-ıAhval ve Musavat metinlerinde paragraflar metinleri meydana getirmiştir.
Sayfanın Devamındaki sorular:
1- Tercüman-ı Ahval Mukaddimesinin ana fikri gazetenin faydalarıdır. Musavat metninin teması ise Eşitliktir. Bu iki tema yenileşme ve Tanzimat dönemlerinde sıklıkla işlenmiş temalardır. Bu devirde avrupadan alınan yeniliklerin ve kavramların halka anlatılması ve benimsetilmesi için yeni yollar aranmıştır. Çeşitli kavramların anlatılması için iletişim araçların kullanılmasının öneminden bahsedilmiştir. Bu durum gösterir ki bu iki metinin teması evrenseldir ve her çağda görülebilir temalardır.
2- Metinlerin anafikirleri günümüzde ki iletişim araçlarıyla anlatacak olsaydım televizyon ve interneti kullanırdım . bu sayede sadece dili değil dilin yanında görselliği de kullanmış olurdum. Ayrıca bu iletişim araçlarını kullanarak istediğim bölgede birçok insana ulaşabilirdim.
3- Her iki metinde Tanzimat döneminde yazılmıştır. Bu dönemde batıdan bolca fikir ve kavram alınmıştır. Bu kavramların halka aktarılması içinde o günün şartlarında en çok kişiye ulaşabilecek iletişim aracı olarak gazete kullanılmıştır. Sonuç olarak o dönemin sosyal yaşantısı gerçeğe yakın olarak edebi metinlerde halka aktarılmıştır.
4- A) Şinasi insanların faydalı fikirlerini gazeteler vasıtasıyla başka insanlara sunabilecğini belirtmektedir. Bununla ilgili olarak çoğunlukta olan Müslüman insanların bu haklarını tam kullanamadığını kendisi de bu hakkın nasıl kullanılacağını anlatmaya çalışmaktadır. Ali Suavi ise eşitlik kavramının ne olduğunu nasıl uygulanacağını anlatmaya çalışmaktadır.
B) bu metinler halka bilgi vermek için yazılmıştır.
C) ulaşamayabilirlerdi. Çünkü roman veya tiyatro daha çok sanat yapmak için yazılan erlerdir. İki yazar ise halka bilgi vermeyi amaçlamışlardır. Bu şekilde ki eserlerde ise dil süslü ve sanatlıdır. Şiirsel bir anlatım görülür. Bu yüzden roman veya tiyatro eserleriyle halka bilgi zor bir olaydır.
5- Kanun à kanuni vazife
Devlet-i Aliyye à kazanılmış hak
Milli Eğitim Bakanlığı Meclisi à Mazbata (tutanak)
Vekiller meclisinde à izin

Musavat isimli metinde:
kanun à her vatandaşın eşit olması
mahkeme à eşit yargılanma
Devlet-i Aliyye à kazanılmış hak
Bu kavram ve ifadeler bize Tanzimat fermanı ile birlikte gelmiştir. Bu kavram ve ifadeler Avrupa devletlerinin oluşturdukları sosyal siyasi dini ve ekonomik yapının bir sonucudur. Osmanlı Devleti’nde bu kavram ve ifadeler ile ilgili Avrupalılar gibi bir düzenleme yapılmamıştır. Bunların Osmanlı Devleti’nde uygulamaya konulması eski ve yeni arasında bir ikiliğin oluşmasına neden olmuştur.
3. Etkinlik:
Terimler:
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: “ kaznılmış hak Devlet-i Aliyye Tanzimat hükümet meclis gazete mazbata “
Müsavat: “ müsavat kanun İslam hukuku kamusal hak “

Kavramlar:
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: “ halk vazife adalet “
Müsavat: “ sınıf adalet ilim fazilet görev şeref zenginlik “

Günlük hayatla ilgili kelimeler:
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: “ menfaat milletler dil fikir hal dili tarife hacet olmak vs.”
Müsavat: “ sınıf zümre hamal memur kişi şahıs vs. “

Bütün bu kavram terim ve gün****k kelimeler yazarın topluma iletmek istediği iletinin yapıtaşlarıdır. Bunlar olmadan metnin iletisi okuyucuya sağlıklı bir şekilde ulaşamaz. Yine bu kavram ve terimlere bakarak dönemin zihniyetinin öğretici metinlere nasıl yansıdığını anlayabiliriz.

6- Metinlerde öğretici açıklayıcı ve kanıtlayıcı anlatım kullanılmıştır.
a. Öğretici anlatım:
• Açıklama bilgi verme amacıyla yazılırlar.
• Bu tür metinlerde söz sanatlarına ve süslü anlatımlara yer verilmez.
• Her okuyanda aynı etkiyi uyandırır.
b. Açıklayıcı anlatım
• sorunu ortaya koyan cümlelerle anlatıma başlar.
• Sorunu çözümleyen açıklamalar örnekler ve karşılaştırmalar ile devam eder.
• Özetleyici ve yargı bildiren ifadelerle metin sonlandırılır.
• Bu tür anlatımlarda kesin ve açık ifadeler olması gerekir.
c. Kanıtlayıcı Anlatım:
• İnandırma aydınlatma bir başkasına kendi görüşünü kabul ettirme için yazılırlar.
• Bu anlatım türünde kavram tanımlanır veya açıklanır.
• Okuru etkilemek için bazı kelime öbeği veya cümleler aralıklarla metinde tekrar edilir.
7- Her iki metinde de anlatım açık ve anlaşılabilirdir. Bunun nedeni iki metinin de öğretici metin olmasından kaynaklanır. Misalen: “madem ki bir sosyal toplulukta yaşayan halk bunca kanuni vazifelerle yükümlüdür elbette sözlü ve yazılı olarak kendi vatanının mefaatine dair fikir ileri sürmeyi kazanılmış haklarından sayar.” Diğer metin için: “ mesela bir hamal ile bir büyük memurun hukukça kanun önünde eşit tutulması hatta muhakeme bile olunması kısacası en sıradan kişinin hakkının kaybolmamasıdır. Öğretici metin olmasından dolayı anlatım açık ve anlaşılırdır. Yani metnin türü ile anlatım biçimi arasında bağlantı vardır.
8- Tanzimat kazanılmış hak gazete müsavat kanun kamusal hak sınıf hürriyet adalet yenileşme vb.
9- Metinlerde kullanılan dil yaşadığı döneme göre sadedir. Değerlendirme yapacak olursak Naima’nın eserinde birden fazla kelimelerle oluşturulmuş tamlamalar Arapça ve farsça sözcükler görebiliriz. Diğer metinler Naima’nın eserine göre daha sadedir ancak günümüz Türkçesi ile inceleyecek olursak Tanzimat dönemi eserlerini anlamakta güçlük çekebiliriz.
10- Tercüman-ı ahval ve müsavat öğretici metin olup Tanzimat döneminde yazıldığı bariz bir şekilde ortadadır.
11- Gazeteler kültürsanat siyaset günlük yaşam kısaca hayatımızın her alanından bize bilgiler sunan bir kaynaktır. Gazete insanı direkt olarak etkisi altına alan bir iletişim aracıdır. Onun dili sade ve süssüz olduğu için her okuyan metni anlayabilir. Bu sebepten gazetelerin etkisi günümüzde bile inkar edilemez.
12- a) Ali suavi eserinde eşitlik kavramını verdiği örneklerle somutlaştırmıştır. “ bir hamal ile en üst düzey bir memurun gerektiğinde hukuk önünde muhakame edilebileceğini belirtmesi örnek olarak gösterilebilir.”
b) Şinasinin metninde ise hürriyet kavramı gazete çıkarmak isteyenlerin hakkı olduğu ifade edilerek somutlaştırılmıştır.
13- Tercüman-ı Ahval Muk. Tema: hürriyettir. Müsavatta ise tema: eşitliktir.
Benzerlik ve farklılıkları:
• İki temada gazete yazısında ortaya konmuştur.
• Temaları anlatmak için metnin türüne uygun bir dil anlatım kullanılmıştır.
• İki temada Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır.
• Daha önce bu temayla ilgili hiçbir eser yazılmamıştır.
• Tercüman-ı Ahval mukaddimesi gazetenin giriş yazısıdır. Diğeri ise bir makaledir.
14- Yazarlar hakkındaki bilgi internette zaten mevcut.
15- Elde edilen bilgiler ışığında iki yazar hakkında karşılaştırma yapılabilir.

3. Metin Sayfa 33’teki sorular:
1- Atatürkçü düşüncede çağdaşlaşma uygarlaşma ve batılılaşma kavramları birbirleriyle bağlantılıdır. Çağdaşlaşma ülkenin refaha kavuşması için yapılan etkinliklerin tümüdür. Bu kavramla körü körüne taklit hedeflenemez. Ülkenin ilerlemesi için batılı ülkelerden alınan yenilikler ülkenin değerleriyle birleştirildikten sonra kullanılmalıdır. Bu kavramlar Atatürkçü düşüncede birbirlerinden ayrılamazlar.
2- Metne göre çağdaşlaşma Türk toplumu için vazgeçilmez bir idealdir. Bu idealin dayandığı temel “Büyük davamız en uygar ve en refaha kavuşmuş millet olarak varlığımızı yükseltmektir.” Şeklinde ifade edilmiştir.
3- Tanzimat döneminden itibaren gerçekleştirilen yeniliklerle Atatürk ilke ve inkılapları çağdaşlaşma ve uygarlaşmanın “ siyasal sosyal kültürel ve ekonomik yönlerini” kapsadığını söyleyebiliriz.



1- Kafiye redif vs. eklemek uzun sürecek o yüzden bu soruyu size bırakıyorum.
2- Terkibent devrin söyleyiş tarzından çok farklıdır. Şiirin şekli ve dili tamamen eski şiir geleneğiyle ilgilidir. Tanzimat dönemi sanatçıları halkı eğitmek istedikleri için genel olarak halkın anlayacağı kelime ve ifadelere yer verirler. Bu şiirde şair tümüyle süslü ve sanatlı şiir dilini kullanmıştır.
3- Birimler birbirine beyitlerle bağlanmışlardır. Bu birimler bir araya gelerek şiirin temasını oluşturmaktadır. Şiirin bütün beyitlerinde neredeyse birbirine yakın anlamlar işlenmiştir. Sadece şiirin son dizesinde dünyayı anlamanın akılla olmayacağını belirterek tezatlık oluşturulmuştur.
2. Etkinlik:
Ziya Paşa’nın Terkibibenti: Şiirin birimleri beyittir. Kafiye ve redifler vardır. Bu birimler birleşerek temayı ortaya çıkarır.

Terkibibentin Yapısal Özellikleri:
a) bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir.
b) Her bent sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur.
c) Bent sayısı 5-10 arasındadır
d) Genellikle talihten şikayet dini tasavvufi ve felsefi konular işlenmiştir.
Bu yapısal özellikler divan şiirinin ana damarıdır. Yukarıda ki eserlerde bu özellikleri yapılarında barındırmaktadırlar.
4- 9. Beyit hariç diğer beyitler bir şekilde sosyal yapı ve tarihi değerler ile ilişkilidir.
5- Tema: bu dünyanın insanları sınamak için yaratılmış olduğu ve akılla bu dünyanın tam anlamıyla kavranamayacağıdır. Şiirin yazıldığı dönemde bazı şairler iki arada bir derede kalmışlardır. Eski ile yeni çatışması içine düşmüşlerdir. Bu yüzden bazı şairler hak adalet hürriyet gibi kavramlar üzerine şiir yazarken bazıları da bu şekilde felsefi konularda şiirler yazarak eski geleneği devam ettirmeye çalışmışlardır.
6- Ziya Paşa terkibibentinde tasavvufi bir konuyu işlemiştir. Bu dünyanın insanı sınamak için yaratıldığını ve insanın sadece kalbiyle anlayabileceğini belirtmiştir. Bağdatlı Ruhi ise aşk temasını işlemiştir. Bu yüzden iki eser arasında büyük farklılıklar vardır.
7- Ziya Paşanın terkibibentinin teması günümüzde de geçerli olabilir. Şair aklı kullanarak bu dünyanın anlaşılamayacağını belirtmiştir. Bu kuram günümüzde de geçerlidir. Akıl bazı şeyleri kavrayabilir. Bu yüzden akıl günümüzde ne kadar önemli görünse de kalple birleşmeden pek bir anlam ifade etmez.
8- ilk beyitte insanların birbirlerini kıskanmalarından bahsedilmiştir. Cahil insanlar yarasaya benzetilmiş ve bu kişilerin bilgili ve olgun kişileri kıskandıkları söylenmiştir. Akıllı insanlar ise ışığa benzetilerek bu kişilerin çevrelerini aydınlattıkları belirtilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devletinde cahil insanlar önemli yerleri işgal ettikleri için yazar devlet büyüklerine atıfta bulunmuştur. İkinci beyitte akıl iyi ile kötüyü tartan bir teraziye benzetilmiştir. Beyin şeklen de vücudun en ufak organlarından olmasına rağmen yaptığı iş boyutuyla tamamıyla ters orantılıdır. İnsan dünyayı aklıyla kavrar o olmadan ceza ve mükafat sisteminin tamamen dışında kalır şair dünyayı anlamanın ne kadar zor olduğunu belirtmek için anlamı terazide tartılamayacak kadar ağır bir varlık gibi düşünerek somutlaştırmıştır. İnsan dünyayı akılla kavramaya çalışırken bile dünyanın kavranamayacağını anlatarak beyitin anlamını tasavvufi yoruma açık hale getirmiştir.
3.Etkinlik:• Ziya Paşanın metni tasavvufi ve felsefi bir anlama sahiptir Bağdatlı ruhinin metni daha çok aşk konusuyla ilgilidir.
• İki metinde de kafiye redif söz sanatları gibi ahenk unsurları görülmektedir.
• İki metnin de nazım birimleri aynıdır
• İki metinde devrin zihniyetini yansıtan ifadelere rastlanılmaktadır.
o 2. Grup• Sadullah paşanın manzumesi zihniyet bakımından bu metinlerden çok farklıdır.
• Bu manzume batı zihniyetinin değerlerini yüceltmek eskinin düşünce sisteminin çarpıklıklarını ortaya çıkarmak için yazılmıştır.
• Diğer metinler eskiyi eskinin dünya ve aşk anlayışlarını yansıtmaktadır.
• Ziya Paşa dünyanın gidişatıyla ilgili kötümser Sadullah Paşa iyimserdir.
9- Ziya Paşanın terkibibenti hayatın muammasını tezadını ortaya koyar. Şair dünyayı anlamak için kendince bir sürü yorum yapar onun bu yorumları kendisini rahata ulaştırmaz. Şair dünyanın bu kötü durumu karşısında şaşkın bir halde değer verdiği aklında işe yaramayacağını fark ederek varlıkları inceleyen ona hayret eden bir aciziyette kendini konumlkandırmıştır.
10- Ziya paşa hakkında gerekli olan bilgi internet ortamında zaten mevcuttur.

***: 35 1.Etkinlik:
Tanzimat Edebiyatında genellikle Kaside nazım biçimi kullanılmıştır. Kasidenin özellikleri:
- Klasik Türk Edebiyatı nazım biçimidir.
- Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılırlar.
- Aruz ölçüsüyle yazılır.
- Nazım birimi beyittir.
- En az 31 en fazla 99 beyitten oluşur.
- Altı bölümden oluşur.
- Kafiye düzeni: aa ba ca şeklindedir.

2.Etkinlik:
17. ve 18. Yüzyıllarda Avrupada sanat felsefe ve siyaset alanında devrimci gelişmelere yol açan düşünce akımıdır.
Aydınlanma insanın kendi aklı ve deneyimleri ile geleneksel görüşler ve ön yargılardan kurtulmak ve akla dayanarak dünyayı kavramak düzenlemeye çalışmaktır. Bu anlamda Aydınlanma Çağı insan aklının bağımsız olması gerektiği düşüncesine dayanır. Öyleyse benimsenmesi gereken tavır inanmak değil bilmek olmalıdır.
Bu genel belirlemeden anlaşıldığı üzere burada sorgulanmak istenen insan varlığının anlamı ve bu Dünya'daki yeridir. Nitekim Aydınlanma'nın gelenekselleşmiş bir tanımını veren Kant'a göre Aydınlanma insanın kendi kusurları sonucu düşmüş olduğu olumsuz durumdan yine kendi aklını kullanmak suretiyle çıkma çabasıdır. Gerçekte insan içinde bulunduğu olumsuz duruma aklın kendisi yüzünden değil ama onu gerektiği gibi kullanmayı bilmemesi yüzünden düşmüştür. Bu yönüyle Aydınlanma'nın Ortaçağ düşüncesine ve yaşam anlayışına karşıt bir dünya görüşü olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Aydınlanma'nın temel özelliklerinden birisi de doğa ile akıl arasında bir uygunluk olduğunu ve akılsal yapıda olan bu doğayı aklın rahatlıkla kavrayabileceğidir.
a. Doğa ve Bilgi Felsefesi
Bu dönemde bilginin doğasına ilişkin tartışmalar yoğunlaşmış ve Tümevarım Yöntemi Hume tarafından sorgulanmıştır. Fransız ansiklopedistlerinden D'Alembert ve Diderot gibi araştırmacılar Rönesans'tan bu yana üretilen yeni bilimsel bilgi birikimini Ansiklopedi adlı yapıtta bir araya getirmeye çalışmışlardır.
b. Matematik
Bu dönemde Euler ve Lagrange integral ve diferansiyel hesabına ilişkin on yedinci yüzyılda başlayan çalışmaları sürdürmüş ve bu çalışmaların gök mekaniğine uygulanması sonucunda fizik ve astronomi alanlarında büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir. Mesela Lagrange Üç Cisim Problemi'nin ilk özel çözümlerini vermiştir.
Leonardo da Vinci
Rönesans'ın habercilerinin başında gelen Leonardo da Vinci (1452-1519) sistematik bir eğitim görmemiş olmasına karşın bilgi dağarcığını iyi geliştirmiş ve bilim ve teknolojiye önemli katkılarda bulunmuş ansiklopedik nitelikte bir bilim adamıdır. Leonardo öncelikle bir ressam olarak ad yapmıştır; onun muhteşem yapıtları bazı kiliselerin duvarlarını; günümüzdeki önemli müzeleri süslemektedir. Ancak resim çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için bir seri anatomi ve perspektif çalışmaları yapmak ihtiyacını hissetmiştir. Bu çalışmalardan perspektifle ilgili olanını Leon Battista Alberti ve Pietro della Francesco gibi devrinin matematikçileriyle birlikte yürütmüştür. Bunlardan Francesco matematiğin yanı sıra resimle de ilgilenmiştir.
Diğer yandan Leonardo yapı bilgisine gereksinme duymuş ve başta insan yapısı olmak üzere bazı canlı yapıları kapsayan bir anatomi çalışması yürütmüştür. Bu çalışmalarında enjeksiyon tekniğini uygulayarak yani dokular arasına kısa zamanda donan bir maddeyi zerk ederek yapıyı tespit edip onu en ince ayrıntısına kadar en doğru şekilde belirlemeye çalışmıştır. Bu gayretleri sonucunda özellikle kalp mide muhtelif damarlar ve kasların yapısını günümüze uygun olarak belirlemeyi başarmıştır. Kalbin kapakçıkları ve hareketi üzerinde dikkatini yoğunlaştırarak kalbin adeta bir tulumba şeklinde çalıştığını belirtmiştir.
Leonardo anatomi çalışmalarını karşılaştırmalı olarak yürütmüş insanın anatomik yapısı ile muhtelif hayvanların anatomik yapılarını karşılaştırmıştır. Bunlardan biri de atların bacak ve ayak kemikleri ile insanınki arasında yaptığı ilginç ve günümüzde de doğru olarak kabul edilen karşılaştırmasıdır. Teknoloji ile ilgili olarak bazı projeler geliştiren Leonardo kuşların kanat ve kas yapısından hareketle insanların da belli bir düzenek sayesinde uçabileceği anlayışını geliştirmiş ve bu yolda bazı araştırmalar yapmıştır. Aynı şekilde balıklar gibi insanların da denizin altında yaşayabileceğini varsayan Leonardo'nun ilk denizaltı projelerini geliştirdiği görülmektedir.
Leonardo bir ressam bir bilim adamı ve bir mühendistir; ancak o günlerde yaygın olarak kabul gören hümanizm görüşünü de desteklemiş ve klasik Yunan düşünürlerinin ve yazarlarının yeniden incelenmesi ve benimsenmesi gerektiğini hararetle savunmuştur. Ona göre bilim adamları tıpkı Aristoteles ve Platon gibi kendi düşüncelerini hiçbir etki altında kalmadan geliştirmeli ve savunmalıdır.
On altıncı yüzyıl bilimlerde otoritelerin yıkıldığı bir dönemdir; astronomide Batlamyus sistemi yıkılırken tıpta Galen otoritesi son bulmuştur.
c. Astronomi
Yakın dönem astronomi çalışmalarının genellikle üç alanda yoğunlaştığı görülmektedir:
1. Özellikle Herchell ve Halley'in yapmış oldukları gözlemler sonucunda Güneş sistemine ilişkin gözlemsel veriler artmıştır.
2. Astronominin kuramsal yönünü oluşturan ve elde edilen gözlemsel verileri değerlendirerek gökcisimlerinin hareketlerinin matematiksel açıklamasını veren dinamik astronomi gelişmiştir. Mesela Laplace Güneş sistemindeki bütün gezegenlerin hareketlerinin matematiksel olarak gösterilebileceğini öne sürmüştür.
3. Fizik ve kimya alanlarında yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda yıldızların yapısını inceleyen astrofizik ve evrenin yapısını inceleyen kozmoloji gibi yeni bilim alanları ortaya çıkmıştır. Özellikle astrofizikte Frounhofer ve Kirchoff'un kozmolojide ise Kant ve Laplace'ın yapmış olduğu araştırmalar çığır açıcı niteliktedir.
d. Fizik
Bu dönemdeki fizik araştırmalarının özellikle elektrik konusunda yoğunlaştığı ve Gilbert ve Otto von Guericke'in ardından Du Fay Franklin Cavendish Coulomb Galvani Ampere ve Volta'nın çalışmaları sonucunda elektriğin bağımsız bir fizik dalı olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Ayrıca ses ışık ısı ve enerjinin doğasını açıklamaya yönelik çalışmalar yoğunlaşmış ve bu fiziksel varlıklar arasındaki ilişkiler matematiksel olarak gösterilmiştir.

Dalton kimyasal tepkimeleri açıklamak için Atom Kuramı'nı Young ise ışığa ilişkin çağdaş Dalga Kuramı'nı geliştirmiştir.
f. Biyoloji
Bu dönemde doğa bilimlerinden botanik ve zooloji alanlarındaki çalışmalar gelişmiş ve özellikle Darwin'in dedesi Erasmus Darwin ve Lamarck'ın yapmış olduğu araştırmalar sonucunda yeni bitki ve hayvan türlerinin oluşumunu açıklamaya yönelik Evrim Kuramı'nın temelleri atılmıştır.
g. Coğrafya
Bu dönemde on beşinci yüzyılda başlayan coğrafî keşifler Cook 'un özellikle Antarktika ve Dünya'nın diğer bölgelerine yapmış olduğu gezilerle tamamlanmıştır.
h. Teknik
Bu dönemde Sanayi Devrimi'nin temelleri atılmış ve bu sayede üretime makinalar hakim olmaya başlamıştır. Deniz ve kara araçlarının yanı sıra hava araçları da geliştirilmiştir. Montgolfier Kardeşler'in bu alandaki çalışmaları sonucunda havacılığa ve uzay çalışmalarına giden yol açılmıştır.
Kimyanın gelişmesine bağlı olarak madencilik ve metalürji sanayi de ilerlemiş ve üretim biçimi ve buna bağlı olarak ürün verimi köklü bir değişim geçirmiştir. Ayrıca tarımda da sanayileşme sürecine girilmiştir.
3 Etkinlik
Klasisizm:- Akıl sağduyu gerçek tabiat temeline dayanır.
- Ferdi değil evrenseldir
- Eski yunan ve Latin sanatkarlarını eserlerini örnek alır
- Kuralcıdır kurallara bağlıdır
- Zevk vererek eğitmeyi amaçlar yüce değerlere ulaştırmak erdemli ahlaklı olmak
- Eserlerde bütünlük ve mükemmellik aranır
- Milli bir dil kullanılır. Bu dil seçkin kişilerin kullandığı dildir.
- Konudan çok konunun işlenişine önem verilir.
- Yalnız seçkin olgun kişiler ele alınır.
- İnsan dışındaki her şey ihmal edilmiştir.
Romantizm:- Romantizm hürriyetçidir kural tanımaz her türlü doğmatik düşünceye karşıdır
- Ferdidir. İnsanı aklı ve duygularıyla bir bütün olarak görür insanı yüceltir.
- Akıldan çok hayal duguları ön plana çıkar
- Melankoli hüzün ve kötümserlik hakimdir.
- Liriktir duygusaldır.
- Tabiata yönelme tabiat tasvirleri önemli yer tutar.
- Milli ve mahalli değerleri evrenselden üstün tutar.
- Tasvire geniş yer verirler
- Dünlük herkesin konuştuğu bir dil kullanmak önemlidir suni ve süslü anlatıma karşıdırlar.
- Sanatçılar eserlerde kendi kişiliklerini gizlemezler.
- Klasisizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
4. Etkinlik:
Namık Kemal
Türk milliyetçiliğinin öncülerinden Genç Osmanlı hareketi mensubu ünlü yazar ve şairdir. Özellikle "İntibah" isimli romanı ve "Vatan Yahut Silistre" isimli tiyatro oyunu ile tanınır. Asıl adı Mehmed Kemal'dir.
1888'de mutasarrıflıkla sürgüne gönderildiği Sakız Adası'nda vefat etmiş Türk Edebiyatında öncü niteliği bulunan şair ve tiyatro yazarıdır. "Vatan şairi" olarak da anılır

Yaşamı Namık adını ona şair Eşref Paşa vermiştir. Babası II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Bey'dir. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşa'nın yanında Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşlarında İstanbul'a babasının yanına döndü.
1863'te Babıali Tercüme Odası'na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865'te kurulan ve daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın sonucu 1867'de kapatıldı.
Namık Kemal İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçtı. Bir süre sonra Londra'ya geçerek M. Fazıl Paşa'nın parasal desteğiyle Ali Suavi'nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. Ama Ali Suavi'yle anlaşamaması üzerine Muhbir'den ayrıldı. 1868'de gene M. Fazıl Paşa'nın desteğiyle Hürriyet adı altında başka bir gazete çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar sonucu Avrupa'da desteksiz kalınca 1870'te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın çağrısı üzerine İstanbul'a döndü.

Nuri Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872'de İbret gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete hükümetçe dört ay süreyle kapatıldı. Namık Kemal gene İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı Vatan Yahut Silistire oyunu 1873'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde halkı coşturup olaylara neden oldu. Bu haberi İbret gazetesinin yazması üzerine o sırada İstanbul'a dönmüş olan Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa'ya sürgüne gönderildi.
1876'da I. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi'yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adası'na sürüldü. 1879'da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884'te Rodos 1887'de Sakız Adası'na gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Gelibolu'da Bolayır'da gömüldü.
Edebi kişiliği
Namık Kemal ilk şiirlerini çocuk denecek yaşlarda yazmaya başlamıştır. İstanbul'a geldikten sonra eski ve yeni kuşaktan şairlerin bir araya gelerek kurdukları Encümen-i Şuârâ'ya ve kimi Divan şairlerine nazireler yazmıştır. Şinasi'yle tanışıncaya değin şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür. Bu dönemde özellikle Yenişehirli Avni Leskofçalı Galib gibi şairlerden etkilenmiştir. Şinasi'yle tanışmasından sonra şiirlerindeki içerik de değişmiştir.
Günlük konuşma dilinden alıntıların yanı sıra o zamana değin geleneksel Türk şiirinde görülmemiş olan "hürriyet kavgası" "esaret zinciri" "vatan" "kalb-i millet" gibi yepyeni kavramlarla birlikte doğrudan doğruya düşüncenin aktarılmasını amaçlayan bir tür "manzum nesir" oluşturmuştur. Bosna-Hersek Savaşları 93 Harbi gibi olayların yarattığı sonuçlar onun yazdığı vatan şiirlerini etkilemiştir. Bu şiirlerin en tanınmışları arasında "Vâveyla" "Vatan Mersiyesi" "Vatan Şarkısı" ve "Hürriyet Kasidesi" yer alır. Namık Kemal şiirleriyle şiir tekniğine büyük bir katkıda bulunmuş sayılmazsa da o günler için alışılmamış diri bir sesle konuşmuş olması ve yapıtlarına kattığı yeni kavramlarla Türk şiirini
Divan şiirinin edilgen edasından kurtarmıştır. Bütün bu nitelikler onun Vatan Şairi olarak anılmasına yol açmıştır.
Tiyatro türüne özellikle önem veren Namık Kemal altı oyun yazmıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistire yalnız ülke için değil Avrupa'da da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir. Magosa'dayken yazdığı Gülnihal'de baskıya ve zulme karşı duyduğu tepkiyi dramatik bir biçimde dile getirmiştir. Oyunun sahnelenmesinde pek çok bölüm sansür tarafından çıkarılmıştır.
Namık Kemal yine Magosa'da yazdığı Akif Bey'de yurtsever bir deniz subayının göreve koştuğu sırada karısının kendisine bağlılık göstermeyişini anlatırken ahlaksal bir yorum da getirir. Zavallı Çocuk'ta görücü yoluyla evlenmeye karşı çıkar. On beş per****k Celaleddin Harzemşah Namık Kemal'in en beğendiği yapıtı olarak bilinir. Oyun Moğollar'a karşı İslam dünyasını koruyan Celaleddin Harzemşah'ın kişiliği çevresinde gelişir. Bu eserde Namık Kemal İslam birliği düşüncesini kapsamlı bir biçimde sergilemiştir. Namık Kemal'in ilk romanı olan "İntibah" 1876'da yayımlanmıştır. Ruhsal çözümlemelerinin bir olayı toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında bir başlangıç sayılabilir. Eleştirmenler Namık Kemal'in bu romanda yüksek bir edebi düzey tutturamadığı görüşünde birleşirler.
Dört yıl sonra yayımladığı "Cezmi" tarihsel bir romandır. Kırım Şehzadesi Adil Giray'ın yaşadığı aşk ve Cezmi'nin onu kurtarmak isterken geçirdiği serüvenlerle gelişen romanda Namık Kemal'in tam anlamıyla Avrupa Romantizmi'nin etkisinde olduğu izlenir. Namık Kemal'in yaşamı boyunca ilgi duyduğu alanlardan birisi de tarihtir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş ve yükseliş dönemlerini anlattığı Devr-i İstila yayımlandığında büyük ilgi görmüştür. 1872'de çıkan Evrak-ı Parişan'daSelahaddin Eyyubi Fatih gibi tarihi kişilikleri Barika-i Zafer'de İstanbul'un alınışını anlatır.
Ahmed Nâfiz takma adıyla yayımladığı Silistire Muhasarası ve Kanije yine Osmanlı tarihine ilişkin kahramanlık olaylarını ele alan kitaplardır. Namık Kemal'in tarih konusunda en kapsamlı çalışması olan Osmanlı Tarihi'nde Hammer'in etkisinde kaldığı yapıtın bilimsel olmaktan çok eğitici değer taşıdığı konusunda görüşler ileri sürülmüştür. Yarım kalan bu yapıtın ilk basımı II. Abdülhamid tarafından yasaklanmıştır. 1975'te yayımlanan Büyük İslam Tarihi adlı yapıtındaysa Namık Kemal İbn Haldun İbn Rüşd gibi yazarlardan yararlanmış olduğunu belirtmiştir. Namık Kemal romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi edebiyat eleştirisini de Türkiye'ye ilk getiren kişilerden biri olmuştur.
En önemli eleştiri eserleri Tahrib-i Harâbât ile Takip'dir. Eleştirilerinde canlı dolaysız bir üslup kullanmıştır. Tahrib-i Harâbât Ziya Paşa'nın Harâbât adlı güldestesine karşı yazılmış sert bir eleştiri niteliğindedir. Takip de yine aynı güldestenin ikinci cildini eleştirir. Mukaddeme-i Celal eleştirisinde Namık Kemal Batı edebiyatı ile Doğu edebiyatını karşılaştırmış tiyatro roman türleri üstünde durmuştur. Namık Kemal gazeteci olarak da Türk kültürü içinde önemli bir yer alır. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazmıştır. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat sanat dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadardır. Bunlarda düzyazıdaki üstün yeteneğini ortaya koyduğu ve çok etkili bir üslup oluşturduğu kabul edilir.
Siyasi görüşleri
1868 yılında Hürriyet adlı gazetede yayınlanan bir makalesinde Namık Kemal İslam'ın başlangıç dönemlerinde bir çeşit cumhuriyet olduğunu ve eğer halkın egemenliği ilkesi kabul edilirse kimsenin bir cumhuriyet yönetimi kurulmasına karşı gelme hakkı olmayacağını yazmıştı. [1]
Sanatsal özellikleri
* Tanzimat döneminin en önemli düşünce sanat ve siyaset adamıdır.
* ”Toplum için sanat” anlayışı benimsemiştir. Sanatı toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır.
* Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır.
* Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır.
* Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır.
* Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda ürünler vermiştir.
* Namık Kemal Fransız edebiyatını örnek almış; klasizmin ve romantizmin etkisinde kalmıştır.
* Şiirleri biçim bakımından eski konu bakımından yenidir. Yurt ulus özgürlük gibi konuları işlemiştir.
* Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.
* Tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemiş halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir.
Ziya Paşa
Hayatı1825'te İstanbul'da doğdu. Galata Gümrüğü'nde katiplik yapan Erzurum'un İspir ilçesinden Ferideddin Efendi'nin oğludur. Bayezit Rüşdiyesi'ni bitirdi. Özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi. Bir süre Sadaret Mektub-i Kalemi'nde çalıştı. 1855'te Mustafa Raşid Paşa aracılığıyla sarayda Mabeyn Katipliği'ne atandı. Bu sırada Fransızca öğrendi. Ali Paşa sadrazam olunca saraydan uzaklaştırıldı.
1861'de Kıbrıs 1863'te Amasya Mutasarrıfı ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye üyesi oldu. 1865'te Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne katıldı. Yeniden Kıbrıs'a atanınca 1867'de Namık Kemal ile birlikte Londra'ya kaçtı. Birlikte Yeni Osmanlılar'ın yayın organı olan Hürriyet gazetesini yayınladılar. Namık Kemal'in ayrılmasından sonra gazetenin sorumluluğunu üstlendi. 1870'te Cenevre'ye gitti. Ali Paşa'nın ölümünden sonra 1871'de İstanbul'a döndü.
1872-1876 arasında Şurayı Devlet üyeliği ve maarif müsteşarlığı yaptı. Anayasayı hazırlayan Kanun-i Esasi adlı kurumda görevlendirildi. 1'inci Meşrutiyet'in ilanından sonra 1877'de vezir rütbesiyle önce Suriye Valiliği'ne ardından Adana Valiliği'ne atandı. 17 Mayıs 1880'de Adana'da yaşamını yitirdi.Paris'te bulunduğu yıllarda çeviriler de yapmıştır.
Ziya Paşa Namık Kemal ve Şinasi'yle birlikte Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketinin etkisinde gelişen Batılılaşma Dönemi Türk edebiyatının ilk aşamasını oluşturan üç yazardan biridir. Padişaha ve Reşid Paşa'ya kasideler yazmıştır. 1859'da yazdığı "Tercî-i Bend" şiiriyle tanınmıştır. Hece ile yazılmış birkaç şarkısı dışında Divan şiiri geleneğine bağlı kalmıştır.
Eserlerinin Özellikleri
Eserlerinde 2. Abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savundu. Batılılaşma yanlısı yenilikçi Tanzimat Edebiyatı'nın öncüleri arasında yer aldı. Namık Kemal ve Şinasi ile birlikte yeni Türk edebiyatının temellerini attı. Türk edebiyatının kendi geleneğine sahip çıkmasını istedi şiir ve yazı dilinin halkın dili olması gerektiğini savundu. Şiirlerinde divan şiir biçimlerini kullandı ama içerikte hak adalet uygarlık hürriyet gibi temaları işledi. "Terci-i Bend" ve "Terkîb-i Bend" isimli iki şiirinde ise insanın yargısı ve gerçeği kavramanın olanaksızlığı Tanrı'nın mutlak egemenliği gibi metafizik konular üzerinde durdu. 1874-1875'te Arap Fars ve Türk şairlerin şiirlerini "Harabat" adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı.

Abdülhak Hamit Tarhan
Tanzimat döneminde batı tesirlerini Türk şiirine sokan şair tiyatro yazarı ve diplomat. 5 Şubat 1851’de İstanbul’da doğdu. Babası dedesi ve soyu ilim aleminde isim yapmış şahsiyetlerdi. Dedesi Abdülhak Molla İkinci Mahmud ile Abdülmecid Hanın hekimliğini yapmış şiir ve tarihle uğraşmıştı. Babası Hayrullah Efendi ise meşhur bir tarihçi ve diplomattı.
Abdülhak Hamid ilk tahsiline Evliya Hoca Behaeddin ve Hoca Tahsin Efendi gibi özel hocaların huzurunda başladı. Özellikle Hoca Tahsin Efendinin Abdülhak Hamid üzerindeki etkisi büyüktür Daha sonra Bebek Köşk Kapısındaki mahalle mektebi ile Rumelihisar Rüşdiyesine kısa süre devam etti. Ailesi tarafından Paris’te eğitim yapması uygun görülünce ağabeyi Nasuhi Bey ile 1863 Ağustosunda Paris’e gitti. Orada özel bir koleje başladı. Kısa zamanda Fransızcasını ilerletti. 15 sene tahsilden sonra yanlarına gelen babası ile İstanbul’a döndü. İstanbul’da Fransız mektebine başladı ve Fransızcasını ilerletmek için Babı ali’de tercüme odasına girdi. On dört yaşlarındayken Tahran büyükelçiliğine tayin edilen babasıyla birlikte İran’a gitti ve 15 sene özel olarak Farsça dersleri aldı. Babasının 1867’de vefatı üzerine İstanbul’a döndü.
İstanbul’a döndükten sonra önce Maliye mektubi daha sonra sadaret kaleminde vazife yapan Abdülhak Hamid buralarda Ebüzziya Tevfik ve Recaizade Mahmud Ekrem'le tanıştı. Sami Paşa’dan Hafız Divanı’nı okudu. Bu arada Tahran hatıralarını anlatan Macera-yı Aşk adlı ilk eserini yazdı ve meşhur Makber mersiyesini yazmasına sebeb olan Fatma Hanımla evlendi. 1876 senesinde hariciye mesleğini seçen Abdülhak Hamid Paris Sefareti ikinci katibliğine tayin edildi ve iki buçuk sene vazife yaptı. Bu arada Fransız edebiyatını yakından tanıma fırsatını buldu. Paris dönüşü bir süre açıkta kalan Abdülhak Hamid 1881’de Poti 1882’de Golos bir sene sonra da Bombay başşehbenderliklerine tayin edildi. Bombay’da üç sene kaldı. Eşi Fatma Hanımın rahatsızlığının artması üzerine İstanbul’a dönmek için yola çıktı ise de Fatma Hanım Beyrut’ta vefat etti.
Abdülhak Hamid Bombay dönüşünde Londra elçiliği başkatipliğine tayin edildi. Fakat Zeynep isimli manzum piyesi yüzünden vazifeden alındı. Bir süre boşta gezdikten sonra edebiyatla uğraşmayacağına söz vermesi üzerine tekrar Londra’daki eski görevine gönderildi. Bu gidişinde İngiliz olan Nelly Hanım ile evlendi. 1895 senesinde Lahey büyükelçiliğine iki sene sonra tekrar Londra elçiliği müsteşarlığına tayin edildi. Hanımının rahatsızlanması üzerine 1900’de İstanbul’a dönen Abdülhak Hamid 1906’ya kadar İstanbul’da kaldı. 1906’da Brüksel büyükelçiliğine tayin edildi. 1911’de hanımı Nelly’nin ölümü üzerine Belçikalı Lüsyen Lucienne Hanım ile evlendi. Balkan savaşları sırasında kabine tarafından azledilince İstanbul’a döndü. Maarif nezareti teklif edildi ise de kabul etmedi. Bir süre açıkta kaldıktan sonra ayan üyeliğinde bulundu. Mütareke yıllarında Viyana’ya gitti. Burada sıkıntılı günler geçirdi. Cumhuriyetin ilanından sonra anavatana döndü. 1928 senesinde İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar mebus olarak kaldı. Kendisine vatana üstün hizmet fonundan maaş bağlandı. Ayrıca belediye de dayalı döşeli bir apartman dairesi verdi. 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü. Mezarı Zincirlikuyu’dadır.
Abdülhak Hamid Tanzimat sonrası bütün edebi ve siyasi devirleri yaşamış bir şairdir. Tanzimatı meşrutiyetleri ve cumhuriyeti görmüştür. Bu devirlerdeki Tanzimat Servet-i Fünun Edebiyat-ı Cedide Milli Edebiyat ve Cumhuriyet devri edebiyatlarını yakından tanıdı. Ayrıca uzun seneler doğuda ve batıda diplomat olarak bulunması her iki edebiyatı tanımasına sebep oldu. Bu sebeple Türk şiirine batıdan yeni konular serbest düşünce ve şekiller getirdi. İlk başlarda Tanzimat ekolünün tesirinde kalmış sonra batıyı tanıyınca klasik edebiyattan ayrılarak batı tekniği ile eser vermiştir. Edebiyatımızın yeni bir çehre kazanmasında Recaizade Ekrem daha çok teorik yönünü işlerken Hamid yazdıklarıyla bunu uygulamıştır. Eserlerinde batı edebiyatından bilhassa Shakespeare ve Victor Hugo’nun tesirleri açıkça görülür. Şiirlerindeki başlıca konu romantik ve felsefi düşünceler ölüm duyguları ve insan kaderi hakkındadır. Şiirlerinde pekçok yabancı kelime vardır. Batı yazarlarından etkilenerek yazdığı dramalar Türk tiyatrosuna felsefi düşünceyi sokmuştur. Kendisine son zamanlarda Şair-i azam (en büyük şair) ünvanı verilmiştir.
ESERLERİAbdülhak Hamid’in eserleri iki grupta toplanmaktadır:
Şiirleri: Makber **ü (1885) ***** (1885) Bala’dan Bir Ses (1911) Validem (1913) Yadigar-ı Harb (1913) İlham-ı Vatan (1918) Tayflar Geçidi (1919) Garam (1919) Yabancı Dostlar (1924).
Tiyatroları: Hamid’in tiyatroları mensur ve manzum olmak üzere iki kısımdır. Mensur tiyatroları: Macera-ı Aşk (1873) Sabrü Sebat (1875) İçli Kız (1875) Duhter-i Hindu (1876) Tarık yahut Endülüs’ün Fethi (1879) İbn-i Musa (1880) Finten (1898). Manzum tiyatroları: Nesteren (1878) Tezer (1880) Eşber (1880) Sardanapal (1908) Liberte (1913).

Sayfa 36
Hazırlık Çalışmaları
1) Kaside:
a. Klasik Türk Edebiyatı nazım biçimidir.
b. Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılırlar
c. Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
d. Nazım birimi beyittir
e. En az 31 en fazla 99 beyitten oluşur.
f. Altı bölümden oluşur
g. Kafiye düzeni aa ba ca da şeklindedir
2) Hayır olamaz. Çünkü bir insanın bilmediği bir şey hakkında bişeyler yazması imkansız gibi bişeydir. Robot teknolojileri 1960’lardan sonra geliştirilmeye başlandığı için robot şiiri kesinlikle 1870-1920 yıllarına ait olamaz.
3) Bu dönemin nasıl ortaya çıktığını hangi olayların etkili olduğundan bahsedere söze başlardım. Bu dönemde yazılan şiirlerden örnekler verir dönem şiirinin özelliklerini çıkarmaya çalışırdım.
Sayfa 38:
Sorular
1) Şair bu tür ses benzerlikleriyle şiirde ahengi yakalamaya çalışmış başarılıda olmuştur. Tekrar eden “-den” sesleri redif “-et” sesleri kafiyedir.
Bu kelimeler şiire kendine özgü bir söyleyiş ve ritim katmıştır. Bu kelimelerde ki ünlü harflerin uzun okunması gerektiği şiirde söyleyiş tarzı ve ses değerlerinin birlikte düşünüldüğünü göstermektedir. Bu şekilde kullanımla birlikte şiirin ahenginin; ses akışı söyleyiş ve ritim ile sağlandığı söylenebilir.
2) Nedim bir Divan Edebiyatı şairidir. Yaşadığı döneme bakılacak olursa kullandığı dilin daha ağır ve süslü olduğu görülebilir. Bununla birlikte Divan Edebiyatında kasideler devlet büyüklerini övmek için yazılan şiirlerdir. Hürriyet Kaside’sinde ise vatan millet eşitlik konuları işlenmiştir. Dili daha sade ve sanatsızdır. Ayrıca teması gereği daha coşkulu bir anlatıma sahiptir.

1.Metin(sy=38)
1)a-)Her beytin ikinci dizesinin -etten sesleri ile bitmesi şiirin ahengini sağlayan unsurlardır.
b-)Verilen kelimeler uzun ses değerine sahip kelimelerdir.Bu kelimelerin kısa ses gibi okunması şiirin ahenginin bozulmasına sebep olur.

2)a-)Hürriyet kasidesi ile Nef'i'nin kasidesi söyleyiş tarzı bakımından farklıdır.Çünkü Hürriyet kasidesinde hürriyetNef'i'nin kasidesinde ise Murat Han'ın övgüsü işlenmiştir.Temaların farklı olması söyleyiş tarzının da farklı olmasına sebep olmaktadır.
b-)Nef'i'nin kasidesi dönemin kaside geleneğidevlet büyüklerini övme geleneği ve döneminde yapılan bahar eğlenceleri geleneğini yansıtmaktadır.
Hürriyet kasidesi'nde Hürriyetten bahsedilmesidönemin yönetiminin eleştirilmesi ve nazım şekli aynı kalmakla birlikte kasidenin içeriğinin değiştirilmesi açısından dönemin edebisiyasi ve sosyal özellikleriyle ilişkilidir.

3)a-)Yerlerinin değiştirilmesi şiirin akışını ve anlamını bozmamaktadır.Çünkü kasidede her birim kendi içinde anlamlıdır.Diğer birimlere sarkmadan anlamaynı birim içinda başlar ve biter.
b-)Anlamlı bir bütün haline getiren unsur ''Hürriyet'' temasıdır.

4)a-)Hürriyet kasidesi'nin Yapı Özellikleri
-31 beyitten oluşmuştur.
-aa/ba/ca....... şeklinde kafiye düzenine sahiptir.
-Hürriyet teması işlenmiştir.
-Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
b-)Divan şiiri geleneğinin devam ettiğinibuna rağmen hürriyet gibi bir temanın işlenmesi nazım şeklinin içeriğinde bir yenilik yapıldığını göstermektedir.

5)Hürriyet kasidesi'ndeki''cihangirane bir devlet çıkardık bir aşiratten''ifadesi tarihi bir değeri''mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez i anetten''''çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı re'y-i ümmmetten''ifadeleri de sosyal değerleri göstermektedir.

6. Tanzimat dönemi yeni değer ve kavramlarla yeni türlerin bir arada kullanıldığı bir dönemdir. Bu devirde başlatılan sosyal siyasi askerî ekonomik idarî yenilikler insanların dünya algısını da belli oranda etkilemiştir. Eskiden insanların hürriyetle ilgili bir sorunları yoktu. Ama devrin sosyal ve siyasi yapısının etkisiyle hürriyet üzerinde konuşmak değerli bir hal aldı. Bunun en önemli sebebi Avrupa’dan ithal edilen kavramlar değer yargılarıyla Osmanlı devletinin zor bir devirden geçmesidir. Devlet sa¬vaşlarda yeniliyor ekonomisi çok kötüye gidiyordu. Bu durumda yaşayan insanlar da ülkelerinin ba¬ğımsızlığını kaybedeceğinden korkuyorlardı. Şair de hürriyet'in bu devirde yaşayanlar için neden önemli olduğunu şiirinde anlatmaya çalışmıştır. Sonuç olarak bu şirin devrin gerçekliğini doğru bir biçimde yansıttığını söyleyebiliriz.

7. a.
Divan şiirinde işlenen temalar: Aşk tabiat güzellikleri din ve devlet büyüklerine övgü tasavvuf ve ahlak

Hürriyet Kasidesi'nin teması : Hürriyet sevgisidir.
Divan şiirinde işlenen temalar daha bireyseldir. Şairler toplumun sorunlarıyla ilgili çok fazla eser vermemişlerdir. Değişen çağla birlikte insanların sorunları da artmış ve değişmiştir. Osmanlı devleti 19. yüzyılda birçok sorunla baş etmeye çalışırken bireysel ve toplumsal sorunlar çığ gibi büyümüştür. Namık Kemal'in eseri de bu devirde yaşanan sorunların edebiyat eserlerine yansımış hâlidir.
b. Yenileşmeyle birlikte devlet karşısında bir halkı değil tek tek bireyleri muhatap olarak görme¬ye başlamıştı. Bunda Avrupa devletlerinin yaydığı fikir akımlarının etkisi büyük olmuştur. Artık insan¬lar toplumu değil de bireysel rahatını düşünmeye başlıyordu. Bu da bireyselliğin çiçeklenmesine top¬lumsal bağın kopmasına sebep olacaktı. Avrupalılar zenginlikleri oranında bencil bir bireyselliğe sa¬hipti. Başka bir devletin de zengin olması onların çıkarına değildi. Bu sebepten devletler arasında savaşlar bile çıkacaktı. Yenileşme döneminde işlenen temalarda "toplumsallık" ön plana çıkarılmıştır. Dağılan bir devleti bir arada tutabilecek en önemli harç tabii ki "toplumsal kenetlenme" olacaktı.

8. Hürriyete Doğru ve Hürriyet şiirlerinde "bireysel" bir hürriyet anlayışı hissedilmektedir. Şairler her ne kadar hürriyet sevgisinden bahsetseler de hürriyetin bir kişi için olan anlam ve öneminden bah¬setmektedirler. Hürriyet Kasidesi'ndeki "hürriyet" kavramı bireysel değil toplumsaldır. Şair sadece kendi hürriyetinden değil ortak değerler etrafında toplandıkları toplumun hürriyetinden söz etmektedir. Bu toplum için hürriyetin ne anlama geldiğini anlatmaktadır Namık Kemal.

10) tabLoya sırasıyla :
Hürriyet Vatan yolunda toprak olmak Hamiyyet kanıyla yoğrulmakGayret Cevher Vatan Sevgisi

7-)a-Hürriyet kasidesinin teması hürriyettir.Bu temadivan şiirinde işlenen temalardan döneminin gerçekliği yönüyle farklıdır.
b-)Namık Kemal'in divan şiirinden farklı olarak hürriyet temasını işlemesiTanzimat Dönemiyle birlikte ''birey'in'' ön plana çıktığını göstermektedir.

8-)Hürriyete doğru ve Hürriyet adlı şiirlerdeki hürriyet temasışiirin bütününe yayılarak işlenmiştir.Hürriyet Kasidesi'nde isehürriyet teması birimler içinde işlenmiştir.

9-)''Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr u kıymetten'' dizesi bir atasözü olması dolayısıyla ''irsal-i mesel'' sanatı vardır.
''ittihad'' ve ''ihtilaf''sözcüklerinde zıt anlamlı olmalarından dolayı ''tezat''sanatı ''çıkar asar-rahmet ihtilaf-ı re'y-i ümmetten''dizesi Hz.Muhammed'e ait bir hadis olması dolayısıyla ''iktibas'' sanatı vardır.

10-)Yeni Kavram İmgeler;HürriyetVatan-sevgiliVatan yolunda toprak olmakGayret-cevherHamiyyet kanıyla yoğrulmak.

13-)Namık Kemaledebiyat tarihlerinde de anıldığı gibi bir ''vatan şair''idir.Çünkü ömrünü bu uğurda harcamışeserlerini ''vatan''merkezine oturtmuştur.

14-)a-)Namık Kemaldöneminin yenilik yanlısı ve ilerici şahsiyetlerinden birisidir.Günlük konuşma dilinden yaptığı alıntıların yanısıraTürk şiirinde o zamana kadar görülmemiş hürriyetesaretvatankalb-i millet gibi kavram ve
temaları kullanmıştır.Düz yazılarında etkili bir üslup kullanmıştır.

sayfa42-43;

1- Kafiye redif vs. eklemek uzun sürecek o yüzden bu soruyu size bırakıyorum.
2- Terkibent devrin söyleyiş tarzından çok farklıdır. Şiirin şekli ve dili tamamen eski şiir geleneğiyle ilgilidir. Tanzimat dönemi sanatçıları halkı eğitmek istedikleri için genel olarak halkın anlayacağı kelime ve ifadelere yer verirler. Bu şiirde şair tümüyle süslü ve sanatlı şiir dilini kullanmıştır.
3- Birimler birbirine beyitlerle bağlanmışlardır. Bu birimler bir araya gelerek şiirin temasını oluşturmaktadır. Şiirin bütün beyitlerinde neredeyse birbirine yakın anlamlar işlenmiştir. Sadece şiirin son dizesinde dünyayı anlamanın akılla olmayacağını belirterek tezatlık oluşturulmuştur.
2. Etkinlik:
Ziya Paşa’nın Terkibibenti: Şiirin birimleri beyittir. Kafiye ve redifler vardır. Bu birimler birleşerek temayı ortaya çıkarır.

Terkibibentin Yapısal Özellikleri:
a) bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir.
b) Her bent sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur.
c) Bent sayısı 5-10 arasındadır
d) Genellikle talihten şikayet dini tasavvufi ve felsefi konular işlenmiştir.
Bu yapısal özellikler divan şiirinin ana damarıdır. Yukarıda ki eserlerde bu özellikleri yapılarında barındırmaktadırlar.
4- 9. Beyit hariç diğer beyitler bir şekilde sosyal yapı ve tarihi değerler ile ilişkilidir.
5- Tema: bu dünyanın insanları sınamak için yaratılmış olduğu ve akılla bu dünyanın tam anlamıyla kavranamayacağıdır. Şiirin yazıldığı dönemde bazı şairler iki arada bir derede kalmışlardır. Eski ile yeni çatışması içine düşmüşlerdir. Bu yüzden bazı şairler hak adalet hürriyet gibi kavramlar üzerine şiir yazarken bazıları da bu şekilde felsefi konularda şiirler yazarak eski geleneği devam ettirmeye çalışmışlardır.
6- Ziya Paşa terkibibentinde tasavvufi bir konuyu işlemiştir. Bu dünyanın insanı sınamak için yaratıldığını ve insanın sadece kalbiyle anlayabileceğini belirtmiştir. Bağdatlı Ruhi ise aşk temasını işlemiştir. Bu yüzden iki eser arasında büyük farklılıklar vardır.
7- Ziya Paşanın terkibibentinin teması günümüzde de geçerli olabilir. Şair aklı kullanarak bu dünyanın anlaşılamayacağını belirtmiştir. Bu kuram günümüzde de geçerlidir. Akıl bazı şeyleri kavrayabilir. Bu yüzden akıl günümüzde ne kadar önemli görünse de kalple birleşmeden pek bir anlam ifade etmez.
8- ilk beyitte insanların birbirlerini kıskanmalarından bahsedilmiştir. Cahil insanlar yarasaya benzetilmiş ve bu kişilerin bilgili ve olgun kişileri kıskandıkları söylenmiştir. Akıllı insanlar ise ışığa benzetilerek bu kişilerin çevrelerini aydınlattıkları belirtilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devletinde cahil insanlar önemli yerleri işgal ettikleri için yazar devlet büyüklerine atıfta bulunmuştur. İkinci beyitte akıl iyi ile kötüyü tartan bir teraziye benzetilmiştir. Beyin şeklen de vücudun en ufak organlarından olmasına rağmen yaptığı iş boyutuyla tamamıyla ters orantılıdır. İnsan dünyayı aklıyla kavrar o olmadan ceza ve mükafat sisteminin tamamen dışında kalır şair dünyayı anlamanın ne kadar zor olduğunu belirtmek için anlamı terazide tartılamayacak kadar ağır bir varlık gibi düşünerek somutlaştırmıştır. İnsan dünyayı akılla kavramaya çalışırken bile dünyanın kavranamayacağını anlatarak beyitin anlamını tasavvufi yoruma açık hale getirmiştir.
3.Etkinlik:
• Ziya Paşanın metni tasavvufi ve felsefi bir anlama sahiptir Bağdatlı ruhinin metni daha çok aşk konusuyla ilgilidir.
• İki metinde de kafiye redif söz sanatları gibi ahenk unsurları görülmektedir.
• İki metnin de nazım birimleri aynıdır
• İki metinde devrin zihniyetini yansıtan ifadelere rastlanılmaktadır.
o 2. Grup
• Sadullah paşanın manzumesi zihniyet bakımından bu metinlerden çok farklıdır.
• Bu manzume batı zihniyetinin değerlerini yüceltmek eskinin düşünce sisteminin çarpıklıklarını ortaya çıkarmak için yazılmıştır.
• Diğer metinler eskiyi eskinin dünya ve aşk anlayışlarını yansıtmaktadır.
• Ziya Paşa dünyanın gidişatıyla ilgili kötümser Sadullah Paşa iyimserdir.
9- Ziya Paşanın terkibibenti hayatın muammasını tezadını ortaya koyar. Şair dünyayı anlamak için kendince bir sürü yorum yapar onun bu yorumları kendisini rahata ulaştırmaz. Şair dünyanın bu kötü durumu karşısında şaşkın bir halde değer verdiği aklında işe yaramayacağını fark ederek varlıkları inceleyen ona hayret eden bir aciziyette kendini konumlkandırmıştır.
10- Ziya paşa hakkında gerekli olan bilgi internet ortamında zaten mevcuttur.

sayfa 45
1.sorunun cevabı:ahenk kafiye redif ve ses olaylarıyla sağlanmaya çalışılmıştır.aliterasyon ve ses güzelliği aynı sessiz harflerin tekrarlanmasıyla meydana gelen ahenk unsurudur ve şiirde mevcuttur.ör;yürü her burc bin asr-ımücessemdirmübasildir. dizesinde vardır ''r''lerden kaynaklıdır.ritim:şiirde ritimi sağlamak için aruz ölçüsü kullanılmıştır.ses değeri yüksek seslerde kullanılarak bu perçemlenmiştir.
2.sorunun cevabı:hürriyet kasidesi toplumsal bir gereklilik üzerine inşa edilmiştir.şiir şekil özellikleri bakımından eski geleneği kıramamıştır.bu kaside ise kişisel bir konu işlemiş ve tamamen eski düzenden kurtulup yeni düzende yazılmıştır.iki şiir arsında ki bu fark edebi bakış açısı olarak şairlerin anlatış biçimlerinin farklı olmasına neden olmuştur.
3.soru A)abdülhak hamitin şiirde konu bütünlüğü yoktur bu yüzden kıta çıkarırsak bozulur.dağlar şarkı söyle şiirinde ise konu bütünlüğü vardır herhangi bir dörtlük çıkarırsak şiiri bozmaz birimsel özellikler bakımından kürs-i istiğrak ta birimler aruz ölçüsü ile yazılmışve ağır bir dil kullanılmıştır.dağlar şarkı söylede ise hece ölçüsüyle yazılmış olup ve sade bir dil kullanılmıştır.
B)bu şiirde birimler arsında geçiş görevini üstlenmiştir.bu da peşi sıra gelen birimlerde azda olsa anlam bütünlüğü varken bunun bozulmasına neden olmuştur.
SAYFA 46
4.sorunun cevabı:bu iki şiir yapı bakımından birbirine benzemektadir.her ikiside dörtlüklerden sonra beyitlerler kullanılarak birbirine bağlanmıştır kafiye şemaları ve ölçüleride aynıdır.
5)şair şiirde Allah inancından PEYGAMBER (S.A.V)sevgisinden ....ve birçok türk kültürünün parçası olan kutsal değerleri kullanmıştır.ayrıca toplumsal yaşayışı ve değer yargılarınıda birçok mısrada belirtmiştir.
6)bu üç şiirin temasında değişiklikler vardır.hepsi dönemlerinin zihniyetinden etkilenerek o zamanki kültürel değerlerden yola çıkılarak yazılmış eserlerdir.bu eserlerin hepsi bir gereği ve sevgiyi anlatırken kimisi soyut kimisi somut biçimde ele almıştır.
SAYFA 47
7)şiirde;doğadaki müthiş dengeden ve yüce yaratıcının varlığına gücüne ve birliğine delil olduğu vurgulanıyor.
8)varlık aslında tektir.mutlak ve gerçek olan yaratıcıdır.bizlerse gerçekliği yaşayan sanal bir yaşam bilincine sahibiz.biz yaşadığımızı manevi olarak hissederiz.nasıl 1 rakamı bir varlığı simgeliyorsaona sonsuzluğun içinde hiçbir tanım uymuyor ve bir hiçse insanın durumuda odur.çünkü;insanın ve varlığın kaynnağı olan Allahı'ın gücünün ve kudretinin bir sınırı yoktur.
9)bu şiir divan edebiyatının etkisini kaybettiği bir ortamda avrupadan gelen esintilerle yoğurulmuş bir sanat anlayışının içinden çıkmıştır.şiirde idealist düşünce sistemi ön plana çıkmıştır.bununla birlikte dinimizin geleneğinin etkiside şiirde hisseddirilmiştir.
10)kendi yorumun
11)şairAllah inancını şeklen değil felsefi boyutla açıklamaya çalışmıştır.buda onun idealist bir bakış açısına sahip olduğunu göstermektedir.toplumu bilgilendirmeyede bir anlamda önem verilmiştir.

Sayfa 50 Hazırlık Çalışmaları

1- Roman anlatmaya bağlı edebi metinlerin en uzun türüdür. Romanda olay hikayeye göre daha detaylı anlatılır. Tasvirlere daha geniş yer verilir. Diğer edebi türlerde görülmeyecek kadar karakter yer alır. Her roman yazarından dolayısıyla yazarın yaşadığı dönemden izler taşır. Yazıldığı dönemin sorunlarını ele alır. Bu yüzden realist eserler olarak tanımlanabilirler.
2- Eğer bir roman yazacak olsam öncelikle hangi alanlarda uzman olduğumu tespit ederdim. Daha sonra güncel bir konu üzerine sağlam bir plan kurarak romanımı yazardım.

Sayfa 51 Sorular:

1- Soldan sağa; Dilber’in evden kaçması soğuktan bayılması yaşlı kadının evinde gözlerini açması yaşlı kadının dilberi istemeye gitmesi Mustafa efendi ve eşinin dilberi satmak istemesi dilberin Mustafa Efendinin evinde geri götürülmesi Dilberin Asaf Paşa’nın konağına satılması Dilber’in Mısır’da ki evden kaçıp bindiği gemiden Nil’e atlayarak intihar etmesi.
2- Zengin bir aileden gelen yazar konaklarda yaşadığından buralarda ki yaşamı bilmektedir. Böylesi konaklarda yaşayan insanlarının hayatlarının detaylarını bilmektedir. Bildiklerini de romanına başarıyla yansıtmıştır diyebiliriz. Roman Tanzimat dönemi toplumunun yaşamından canlı kesitler sunmaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda yazarın yaşadığı dönemden etkilendiğini ve bunu eserine yansıttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
3- Bu romanda beni en çok etkileyen bölüm; Dilber’in eve döndükten sonra dayak yemesi ve aç bırakılmasıdır. Bu durum insanın yaşayabileceği en zor durumlardandır.
soru4: metindeki kişiler duygudüşünce konuşma ve davranış bakımından bireysel nitelikler gösteren olay örgüsü ve içeriği ile birlikte ele alınıp çözümlenebilenbaşka eserlerdeki benzerlerinden ayırt edilebilen karakterlerdir.
karakter çözümleme tabloso
karakter adı-dilber (yukarıdan aşağıya doğru
1.kutu:özgürlüğü için ölümü bile göze almıştır.
2.kutu:kaçışı bir çıkış yolu olarak görmektedir
3.kutu:özgürlüğü elinden alınmıştır
4.kutu: diğer karakterler üzerinde bir etkisi yoktur.
5.kutu: nasıl davranacağınızı belirtiniz
6.kutu:özgürlüğüiçin dilber gibi davranacaklar vardır
karakter adı-yaşlı kadın (yukarıdan aşağıya)
1.kutu:yardımsever ve şefkatli oluşu
2.kutu:yardımcı olmaya çalışmaktadır.
3.kutu: sosyal ortam ve çevrenin karakter üzerinde bir etkisi yoktur.
4.kutu: diğer karakterle üzerinde bir etkisi yoktur
5.kutu: nasıl davranacağınızı belirtiniz
6.kutu:yardım etmek isteyen şefkatli insanlar vardır.
karakter adı-teravet (yukarıdan aşağıya)
1.kutu:acımasızsert biri oluşu
2.kutu:acımasızlığını sürdürmektedir
3.kutu: sosyal ortam ve çevrenin karakter üzerinde bir etkisi yoktur
4.kutu: dilber in üzerinde bir etkisi vardır
5.kutu: nasıl davranacağınızı belirtiniz
6.kutu:acımasız sert kişiler vardır.
soru 5: sergüzeşt romanındaki mekanlar
-mustafa efendinin evi
-yaşlı kadının evi
-satıldığı esircinin evi
-asaf paşanın konağı
-mısır
sergüzeşt romanındaki zaman:
-gece
-o sabah
romandaki mekanlar olayların yaşandığı yerler olarak geçmekte ve tasvirlerle anlatılmamaktadır.
zaman ise belirtildiği gibi yaklaşık olarak gösterilmekte ve her hangi bir ayrıntıya girilmemektedir.
soru 6: a :şemaya göre metindeki kişizaman ve mekan romandaki olyların kimler arasında ne zaman ve nerede yaşandığını göstermektedir.

b.romandaki kişi zaman ve mekan arasında herhangi bir uyumsuzluk söz konusu değildir.
soru7:metindeki temel çatışma esaret-hürriyet çatışmasıdır.
(7- Dilber Kafkasya’dan getirilmiş bir esir kızdır. Hürriyeti elinden alınmış bu masum kız Arap halayık Telavet tarafından sürekli dövülmektedir. Memleketini ve annesini özleyen dilber bir gece evden kaçmış yaşlı bir kadın tarafından baygın halde bulunmuştur. Yaşlı kadın acıyarak dilberi evine almıştır. Merhametli bir kadın olan bu yaşlı insan onu Mustafa Efendi’den satın alarak özgürlüğüne kavuşturmak ister. Ancak bu isteği geri çevrilir. Dilber tekrar eski evine getirilmiş sonra da birkaç kişiye daha satıldıktan sonra kendini Mısır’da bulmuştur.daha fazla esir hayatına dayanamayan kızcağız kendini Nil Nehrinin sularına bırakarak intihar etmiştir.)
1. Etkinlik:
Eser realizm akımın etkisinde yazılmıştır. Kişiler olay olay örgüsü ve mekan realist özellikler gösterirken yer yer romantizm akımının özellikleri d görülmektedir.
soru 8: a.romanın teması esaret meselesidir
b.sergüzeşt;serüvenmacera birinin başından gelip geçen şey anlamındadır.bu bakımdan dilberin macrasının anlatılması yönüyle paralellik göstermektedir.
soru 9 : sergüzeşt romanındaki toplumsal bir sorun olan esirlik ile esaretin günümüzle ilişkilendirmek mümkün değildir.
soru 10 :temanın aile hayatı etrafında gelişmesi toplumu oluşturan en küçük birimin aile olmasından aileyi etkileyen veya etkileyecek herhangi bir şeyin toplumuda etkileyeceği bilincinden kaynaklanmaktadır.
soru 11 : a.metinde tüm olaylardan haberdar her şeyi bilen ilahi bakış açısına sahip bir anlatıcı vardır
b.anlatıcı romandaki kişileri olayları ilahi bir bakış açısıyla anlatmıştır.
soru 12:a.romandA işlenen esaret meselesi toplumsal bir sorun olarak işlenmiş ve okuyucuyu bilgilendirmek amaçlanmıştır.
b.tanzimat dönemi romancıları halkı eğitmeyi amaçladıkları için toplumsal sorunları ahlaki değerleri işlemişlerdir.
soru 13: sergüzeşt romanı divan nesrine oranla daha sade bir dille kaleme alınmıştır.çünkü hitap edilen kitle halktır.
2.etkinlik
1.grup:sergüzeşt romanı işlediği esaret teması kullandığı dil ve roman türüü olması dolayısıyla döneminin sosyal ve edebi özelliklerini yansıtmaktadır.
2.grup:romandaki esir ticareti ve halayıklık yerli ve mahalli unsurlardır.bu özelliklerinden dolayı sergüzeşt romanı tarihi bir belge özelliği taşımaktadır.
soru 14 : a.kutulara sırasıyla;-dönemine uyarak sade bir dil kullanmıştır.
-batılı türlerde eser vermiştir.
-ingiliz ve fransız edebiyatlarını tanımıştır.
-romantizm ve realizmden etkilenmiştir.
-toplum sorunlarını işlemiştir.
b.sami paşazade sezai nin sergüzeşt adlı romanı işlediği esaret teması ve realizm etkilerinden dolayı tanzimat dönemi önemli eserleri arasındadır.
sayfa 61
2.metin
1.soru: a.metnin olay örgüsü şu şekildedir:
-canan ın satın alınması
-felatun bey in polin i ile birlikte olmaya başlaması
-can ın rakım a aşık olması
-rakım ın felatun ile karşılaşması
-rakım ın eve dönmesi
-jozefino nun rakım ın evine gelmesi
-felatun un mutasarrıf olması
-can ın iyileşip evlenmesi
-rakım ın canan la evlenmesi
b.yazarın romanda görüşlerini belirtmesi roman tekniği açısından büyük bir kusurdur.yine yazarın bu tarz müdahaleleri okuyucuyu eğitme amacı güttüğünden olay örgüsünün şekillendirilmesinde etkilidir.
soru 2:romandaki kahramanlar tanzimat döneminin sosyal gerçekliğine uygundur.o dönemdeki mirasyedi tiplerin batılı yaşam tarzını benimseyip romandaki gibi olaylarla karşılaşması mümkündür.
soru 3:metindeki kişiler (felatun rakım) belirli davranışlar sergileyen zihniyeti ve çevreyi temsil eden benzerleri başka metinlerde de bulunan tiplerdir.
karakter çözümleme tablosu
karakterin adı-felatun bey (yukarıdan aşağıya)
1.kutu:mirasyedi birisidir
2.kutu:mirasyedi uçarı olmaına sebep olmuştur
3.kutu:kendini bırakmıştır
4.kutu:yoktur
5.kutulaylar karşısında nasıl davranacağınızı belirtiniz.
6.kutu:mirasyedi kişiler vardır.
karakterin adı-rakım efendi (yukarıdan aşağıya)
1.kutu:çalışkan bir kişiliktir
2.kutu:kişiliğinin güçlenmesini sağlamıştır.
3.kutu: daha dikkatli davranmaktadır
4.kutu:can canan ve jozefino üzerinde etkisi vardır
5.kutu: olaylar karşısında nasıl davranacağınızı belirtiniz
6.kutu:çalışkan kişiler vardır
karakter adı-canan (yukarıdan aşağıya)
1.kutu:sevgisini saklayan birisidir
2.kutu:özgürlüğü alınmıştır
3.kutu: çaresiz kalmaktadır.
4.kutu:etkisi yoktur
5.kutu: olaylar karşısında nasıl davranacağınızı belirtiniz
6.kutu:çaresiz kişiler vardır
karakter adı-jozefino (yukarıdan aşağıya)
1.kutu:dost canlısı birisidr
2.kutu:etkisi yoktur
3.kutu: olaylar karşısında belirli bir tavrı yoktur
4.kutu:etkisi yoktur
5.kutu: olaylar karşısında nasıl davranacağınızı belirtiniz
6.kutu:dost canlısı insanlar vardır

Soru 4:Fötür şapkalı olan(sol taraftaki)Batılı yaşamın temsilcisi Felatun
Fesli olan(sağ taraftaki)Geleneksel yaşamın temsilcisi Rakım
4.etkinlik
1.grup: romandaki mekanlar şunlardır:
-hendekbaşı
-rakım ın evi
romanda mekanlar tasvirlerle anlatılmamış sadece olayların geçtiği yerler olrak anılmıştır
2.grup:romanda akşam ikindi gibi ayrıntısız zaman ifade eden sözcükler kullanılmıştır.
romandaki mekan ve zaman arasında bir uyumsuzluk söz konusu değildir
Soru 5: Doğu batı çatışması tema:yanlış batılılaşma
Soru 6:Rakım Efendi ile Canan Romantizmi en iyi ifade eden kahramanlar.Rakım'ın geleneklerine Bağlı yapısı Canan'ın aşkı Romantizmle örtüşüt
Soru 7:Yanlış batılılaşmadır.Kendi milli kültürünü bırakıp Batıya körü körüne bağlı insanlar günümüzde mevcut
soru 8:yapmamışım
Soru 9:a.Okuyucuya bilg vermek amaçlanmış.İçermektedir
b.Roman halkı eğitmekonlara ders vermek için kullanılabilecek bir araçtır.Sanatta fayda ön plandadır.Romanın halka hitap etmesi sebebiyle konuşma dili unsurlarıyla sade bir dil kullanılmıştır.
11.Dönemin sosyal bir sorununu yansıtması romanın tarihi bir belge değeri taşımasını sağlar

12.a)Ahmet Mithat Efendi

-Tanzimat döneminin en önemli yazarıdır
-Toplumsal konuları işlemiştir
-Sade bir dil kullanmıştır
-Tanzimat döneminde en çok eser veren yazardır
-Genç edebiyatçıları etrafında toplamıştır
12.b)Halkı eğitmeyi amaçladığından sade bir dil kullanmış


Anlama yorumlama


1.Roman olmasısade bir dil kullanılması dönemiyle ilişkilendirilir
2.Aynı temayı işlemelerine rağmen eserlerin farklılığı;sanatçının kendi üslübuyla yazması
3.Sergüzeşt ve Felatun Bey ile Rakım Efendi romanları anlatmaya bağlı edebi metinler olması ve olay çevresiinde gelişmesi dolayısıyla destanmasalhalk hikayesi ve mesneviyle ilişkilendirilebilir
4.Destanmasalmesnevi mekan ve zaman özellikleri bakımından aynı
Hayali ve olağnüstü mekanlara sahipbelirsiz zaman ifadeleri var
Romanda ise:gerçekçi betimlenmiş mekanlarbelirli ve dolayla zaman ifadeleri
6.etkinlik
Teknik bakımdan zayıf hikaye ile roman arası biryere sahip.Dil sade.Roımanlarda amaçhalkı bilinçlendirmek ve eğitmek olduğundan sanatsal yönün geri planda kalmasına neden olmuş


ölçme ve değerlendirme
Y
D
D
2.-İlahi bakış açısı
-Romantizmrealizm
3.divan-masal yanıt-E
4.Destandaki mekanla romandaki mekanın ortak yönü yapıyı oluşturan unsur olmasıve olayların yaşandığı yeri göstermesidir
farklılık ise destanda olağnüstü mekanlar varken romandaki mekanlar gerçekçidir